Özgür basın, özgürlüğe yazın!
20 Aralık 2018,
Üniversiteli Gazetesi, sayı:58
Saklamaya çalıştığınız kirli hesaplarınızın ve yolsuzluklarınızın faturasını ve belgelerini, talan ettiğiniz doğanın görüntülerini ve saldırının bilançosunu, geleceksizleştirdiğiniz üniversite öğrencilerinin sözünü, iş cinayetlerinde katledilen işçilerin isyanını ve çocuğuna bir pantolon alamadı diye intihar eden işçinin haberini halka vermeye devam edeceğiz
Gericiliğin ve faşizmin gençlerin, emekçilerin, kadınların ve toplumun ilerici ve özgürlükçü, insanca yaşamak isteyen her kesiminin boğazına dört kolla sarıldığı bir dönemin içerisindeyiz. Tarihin gösterdiği bütün örneklerde olduğu gibi mevcut siyasi iktidar, faşizmin ve gericiliğin ideolojisini ve söylemini yaymak, kitlelere kabul ettirmek için ilk ve en yoğun saldırılarından birisini doğal olarak basına ve basın özgürlüğüne yapıyor. Günümüzde de AKP ve Erdoğan iktidarı gazete ve televizyon gibi en yaygın ve kolay ulaşılabilen kitle iletişim araçlarını eline geçirerek, eline geçiremediğini kapatarak, altından kalkılamayacak para cezaları vererek, ofislerine hukuksuz baskınlar düzenleyerek yani topyekûn bir sindirme/yok etme ve ele geçirme politikası uygulayarak kendi ideoloji ve söylemini kitlelere yaymayı ve kabul ettirmeyi amaçlıyor.
Basını bu denli sindirmeye ve yandaşlaştırmaya çalışmak tabi ki sadece cezalar veya polis baskısıyla yapılabilecek kadar kolay ve kısa bir süreç değil. Bunun farkına varan iktidar elini iletişim fakültelerine de atıp üniversiteye karşı olan bütünlüklü saldırısının bir kolunu da buradan yürütüyor. Yandaş ve direkt olarak Cumhurbaşkanı tarafından atanan rektörler ve o rektörlerin dekanları akademinin her yerinde olduğu gibi iletişim fakültelerinin de içini boşaltıp kendi istedikleri gibi yandaş ve biat eden gazeteci, televizyoncu, radyo programcısı yetiştirmeye çalışıyor. Bunun en yakın ve açık örneklerinden birisi geçtiğimiz günlerde Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde gerçekleşti. Üniversitenin kendi haber ajansında yayınlanan Barış Yarkadaş ve İsmail Saymaz röportajları bizzat İletişim Fakültesi Dekanı Ahmet Ayhan eliyle sansüre uğrayıp hızla siteden kaldırıldı. Bunu üzerine haber ajansında görev yapan ve yürüten akademisyenler ve öğrencilerin çoğu ajanstan istifa edip ayrıldı. İletişim fakültesinin haber ajansının niteliği değişti ve artık sadece üniversitede olan etkinliklerin görsellerinin paylaşılacağı, bunlardan başka haber yapılmayacağı dekanlık tarafından duyuruldu. Üniversitenin ve fakültenin kendi haber ajansı niteliksizleşti, niteliksizleştirildi.
Henüz mezun olup mesleğe başlamamış, daha öğrenciyken bizzat dekan tarafından sansüre uğrayan iletişim fakültesi öğrencileri kendi gelecekleri ve meslek hayatları hakkında büyük bir karamsarlık içerisindeler. İletişim fakültesi öğrencileri daha öğrenciyken bizzat dekan tarafından sansüre uğruyor, meslek hayatlarına başlayınca ya yandaş ve yalaka olmak zorunda bırakılıyor ya da hapse ve açlığa mahkûm oluyor. Bugün Türkiye’nin hangi üniversitesinin hangi iletişim fakültesine giderseniz gidin, orada “Mezun olunca ne yapmayı planlıyorsun?” sorusuna “Silivri düşünüyorum ben” cevabının verildiği şakayla karışık muhabbetler vardır. Her şakanın altında bir gerçeklik payı vardır ama bu şakanın altındaki gerçeklik payı çok büyük. Hatta öyle ki bu durum, gerçekliğin şakaya dönüştürülmesi durumudur. İletişim fakültesi öğrencileri mesleklerini yapamamakta, daha öğrenciyken sansüre uğramakta ve geleceksizleştirilmektedir.
Türkiye’de medya, basın ve gazeteciliğin durumu ortada ve herkesin malumu. Farklı sözcüklerle aynı manşetleri atan, farklı sözcüklerle aynı haberleri yapan gazetelerin, kanalların, ana haber bültenlerinin dili ortak; iktidarı övmek, yalakalık yapmak, ideolojisini yaymak ve bunu kitlelere kabul ettirmek. Bundan farklı olarak alternatif haber yapan, halkın yararına çalışan bütün mecraları kapatan, yasaklayan, ceza veren “Özgür basın, özgürse basın!” diyen iktidarın bir bildiği ve bir korktuğu var ki bunu yapıyor. Bildiği şey basitçe “Sendika.org” gibi alternatif ve halk yararına çalışan sitelerin ve gazetelerin korkusuzca ve onlarca defa cezalar gelmesine, kapatılmasına rağmen yılmadan yaptığı haberciliğin ve gazeteciliğin doğru olduğudur. Korktuğu şey ise bu doğruların kitleler tarafından anlaşılması ve kitlelerin uyanmasıdır. Bu yüzden Erdoğan iktidarı ilerici, özgürlükçü, barış isteyen her kola, her bireye saldırdığı gibi buraya da yoğun bir şekilde saldırıyor. En temel insani hakların savunulmasına dahi tahammül edemiyor, en basit eylemliliği ve ses çıkarmayı bile yapabileceği en sert şekilde baskılamaya çalışıyor. Köşeye sıkışan bir kedi gibi pençelerini çıkartıp her önüne gelene saldırmaya çalışıyor.
İletişim fakültesi öğrencilerini geleceksizleştiren, özgür haber yapanı, yapmaya çalışanı üniversiteden başlayarak sansürleyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Halkın haber alma hakkını hiçe sayıp kendi yandaş medyasını ve basınını oluşturmaya çalışan iktidara iletişim fakültesi öğrencilerinin de bir çift sözü var elbet.
Bizler, bize cezalarla, tehditlerle, sansürlerle dayattığınız karanlığın içinden kalemlerimizin aydınlığıyla çıkacağız ve halkın gazeteciliğini yapmaya devam edeceğiz. Saklamaya çalıştığınız kirli hesaplarınızın ve yolsuzluklarınızın faturasını ve belgelerini, talan ettiğiniz doğanın görüntülerini ve saldırının bilançosunu, geleceksizleştirdiğiniz üniversite öğrencilerinin sözünü, iş cinayetlerinde katledilen işçilerin isyanını ve çocuğuna bir pantolon alamadı diye intihar eden işçinin haberini halka vermeye devam edeceğiz. Bizler iktidarın değil, halkın yararına haber yapacağız. Sermayenin değil emekçinin yanında olmaya devam edeceğiz. Ve elinizdeki yandaş basın organlarıyla, kitle iletişim araçlarıyla yaymaya çalıştığınız talan ve yağma ideolojisini teşhir edip göstermeye devam edeceğiz.
İletişim Kolektif
Yorum gönder