Biz yıkmadıkça yıkılmayacak! Direneceğiz!
04 Ağustos 2015 |
Şu an içinden geçtiğimiz süreç genel seçimlerle birlikte iktidarını kaybetme korkusuna kapılan Tayyip Erdoğan’ın yeniden iktidar olabilmek için kanlı bir siyaseti devreye sokmasıdır. Yolsuzluğa ve pisliğe batmış olan Tayyip Erdoğan ve onun kurmayları iktidardan düştüklerinde bugüne kadar işledikleri suçların hesabının sorulacağını biliyorlar. Bu nedenle iktidarda kalabilmek için her yolu deniyorlar. Savaş politikalarının artırılması da Suruç’ta gençlerin canlı bomba ile katledilmesi de bu sürecin birer parçasıdır. Tayyip Erdoğan için tek hedef her ne olursa olsun iktidarda kalmaktır. Tayyip bu hedef için gençliğin ve halkların katledilmesini göze almış ve savaş başlatmıştır.
Tayyip Erdoğan’ın bu hedefi ABD emperyalizmi ile Suriye üzerinde varılan zorunlu yeni mutabakat aralığında insiyatif bulmuştur. Suruç katliamının hemen ardından İncirlik üssü ABD uçaklarına açılmış ve Tayyip Erdoğan IŞİD’e karşı mücadele görüntüsü altında Kürt halkına karşı savaş politikasını devreye sokmuştur. Emperyalizmle işbirliğinin artırıldığı bu süreçte halk düşmanı saldırılarda derinleşiyor. Toplum üzerindeki baskıyı artıran ve sokağa çıkmayı yasaklamaya çalışan AKP fiili olarak sıkıyönetimler yaratma peşine düşmüştür.
AKP şu an IŞİD’e karşı mücadele etmemektedir. Bu koskocaman bir yalandan ibarettir. AKP ve IŞİD’in kaderi ortaktır. IŞİD’e yapılan operasyonlar bir yalandan ibarettir. Suriye’deki IŞİD noktaları yalnızca bir kere vurulurken, ki bunun da bilinçli olarak yanlış yerleri hedef aldığı iddiası var, Kürt halkına karşı kesintisiz bir savaş açılmıştır. Ülke çapında yapılan polis operasyonlarında gözaltına alınanların içerisinde IŞİD’li çok az sayıdadır. IŞİD’e karşı yapılan sözde operasyonu hedefi solcular, Kürtler ve Aleviler olmuştur. AKP IŞİD’in dostudur, çıkarları ortaktır. Bu dostluk ancak halkların ortak mücadelesiyle bozulabilir.
Tayyip Erdoğan ülkede terör havası estiriyor. Kent merkezlerinde konulan sahte bombalar ve ulaşım araçlarında bomba patlatılacağı söylentileriyle toplum sindirilmeye çalışılıyor. Bu söylentilerle insanların demokratik tepkilerini ortaya koyması engelleme hedefi güdülüyor. Tayyip’in yandaş medyası savaş naraları atıyor. Tayyip’in kirli ve kanlı planlarını manşetlerine taşıyor. Topluma sessiz kalma ve Tayyip’i destekleme çağrıları yapıyor. Bu halk düşmanı ve kanlı saldırılar karşısında inadına sokakta olmaya devam edeceğiz. Tayyip yalanlarını ve terör havasını boşa çıkartacağız.
AKP’yi yeniden tek başına iktidara taşımak isteyen Tayyip Erdoğan ülkeyi 2 aydır fiili başkanlık yöntemi ile yönetmeye çalışıyor. Ortada geçici hükümet olmasına rağmen savaş planlarını hayata geçiriyor. Parlamento işlevsiz hale gelmiş durumda. Demokratik tepkiler polis saldırıyla engelleniyor. Özgür basın engellenerek halk sadece yandaş medyadan yalan haber alsın isteniyor.
Seçim sonuçlarını hazmedemeyen ve iktidarını kaybetme telaşına kapılan Tayyip Erdoğan yeniden iktidar olabilmek için ülkeyi hem dışarda hem içerde kanlı bir savaşa sürüklüyor. Milyonların AKP iktidarına ve Tayyip Erdoğan’a karşı tek ses olmasından memnun olmayan Tayyip Erdoğan yeni iktidarını kanla inşa etmeye çalışıyor. Bir kez daha ilan ediyoruz; bu ülkenin gençliği olarak ülkemizin ve bu ülke halklarının Tayyip Erdoğan’ın kanlı planlarıyla karanlığa boğulmasına izin vermeyeceğiz.
Bu süreçte Öğrenci Kolektifleri olarak üzerimize önemli görevler düşmektedir. Öncelikli olarak halkın ve gençliğin tepkilerini, eylemlerini engellemeye çalışan AKP’ye ve faşist saldırılarına karşı demokratik alanı savunmak zorundayız. Her alanda direnişi yaygınlaştırmak ve büyütmek bir adım dahi geri adım atmamak en temel görevimizdir. Kendisine karşı tek bir muhalif ses dahi istemeyen AKP ve Tayyip Erdoğan’a karşı sesimizi en kitlesel eylemden tek kişilik eyleme kadar yükseltmek zorundayız. Savaşa karşı barışı ve halkların kardeşliğini, faşizme ve mezhepçiliğe karşı yaşamı ve özgürlüğü inadına haykırmamız gerekiyor. Bu nedenle bugüne kadar elde ettiğimizi demokratik kazanımlarımızı savunmalıyız.
Öğrenci Kolektifleri olarak bir diğer görevimiz ise AKP’nin yandaş medyası aracılığıyla halkın üzerinde kurduğu yalanlara karşı yoğun bir karşı propaganda sürecini pratik olarak örgütlemeliyiz. Tayyip Erdoğan’ın yeniden iktidar olmak için kanlı bir oyun kurduğunu ve kendi iktidarı için ülkeyi uçuruma sürüklediğini inatla halka ve gençliğe anlatmak zorundayız. Tayyip Erdoğan ve IŞİD’in çıkarlarının ortak olduğunun propagandasını yaygınlaştırmalıyız. Yandaş medyanın yalanlarına karşı gerçekleri kendi araçlarımızla (sosyal medya ve sokaklar, kent merkezleri, kimi zamanda kendi inleri…) göstermeliyiz. Üniversitelerin açılmasına henüz 1 ay var. Ve biz üniversiteler açılana kadar AKP’nin uyguladığı politikalara karşı kent merkezlerinde ve bulunduğumuz her alanda aktif bir karşı muhalefet örgütlemek zorundayız.
Son olarak, bu ülke Suruç’ta en büyük gençlik katliamını yaşadı. Gençlik olarak bize düşen görev Suruç’ta hayatını kaybeden arkadaşlarımızın hesabını sormak için aktif bir mücadele sürecini örgütlemektir. Gençlik olarak savaşa ve faşizme karşı inadına sokaklarda olmak, özgürlüğü ve barışı savunmak boynumuzun borcudur.