Ayağa kalkan üniversite 1 Mayıs’ta sokakta!
15 Nisan 2013 | Pazartesi
Uzun süredir görülmeyen, her geçen gün daha görünür hale gelen üniversite direnişleriyle dolu bir dönem yaşamaktayız. Öyle ki, son yılların en kitlesel öğrenci eylemi olan 9 Kasım bile aklımızdan çıkabiliyor. Unuttuğumuzdan, geride bıraktığımızdan değil elbet; hafızamızı dolduran yaygın ve kitlesel öğrenci eylemlerinde aramak lazım cevabı. ODTÜ’de başlayan ve dalga dalga her yana yayılan üniversite eylemleri, öğrencisiyle, akademisyeniyle, personeliyle gerçek bir gençlik hareketine doğru ilerliyor. Farklı illerde farklı unsurların ortak bir çizgide yürüttüğü mücadele, 1 Mayıs öncesi tüm topluma umut saçıyor. AKP’yi, patronları, yandaş rektörleri, gerici ve faşistleri üniversitelerden kovma ve “üniversiteler bizimdir” çizgisindeki ısrar, gençlik hareketine AKP karşısında militan ve kitlesel öğrenci direnişleri yaratacak olanakları yarattı. YÖK yasası sürecinde AKP’ye ilk tokadı atan üniversite, devam eden süreçte durdurulamayan bir hareket biçimi kazandı.
Eskişehir’de ucuz ve nitelikli yemekhane için yaptıkları eylemde önce özel güvenlik şiddetine, sonra yandaş rektörün yalanlarına kitlesel eylemlerle cevap veren, Kocaeli’nde uzaklaştırılan 34 öğrenciyi okula geri aldıran; Beyazıt’ta, Hacettepe’de, Samsun’da faşizme ve gericiliğe geçit vermeyen, KTÜ’de rektörün inadını kırıp salonu alan; Tunceli’de ders boykotları, Dicle’de üniversite savunmaları deneyimleriyle dolu bir dönem, elbette bu yılki 1 Mayıs’ın rengini belirleyecektir. Artık yazmakla sığdırılamayan üniversite direnişleri, AKP karşısında yükselen muhalefete dinamizm getirmekle kalmıyor, gerçek ve yıkıcı bir muhalefetin kurucu dinamiklerini içinde barındırıyor.
Öğrenci Kolektifleri, üniversitenin ayağa kalkışında tartışmasız en büyük kararlılığı göstermiş, AKP’yi üniversiteye almama çizgisindeki ısrarcılığıyla üniversiteye yön göstermiştir. Üniversite gündemlerinin tartışmasız hale geldiği, ülke gündeminin iç ve dış politikanın üniversitedeki muhalefet unsurları açısından “tek” belirleyen olduğu bir dönemde, YÖK yasasını tüm üniversitenin ve toplumsal muhalefetin gündemine taşıyabilme becerisi, üniversitenin ayağa kalkışında ön açmıştır. Kitlesel, yaygın, militan ve istikrarlı üniversite direnişlerini arkasına alan Öğrenci Kolektifleri, bu yıl 1 Mayıs alanlarını maviye boyamaya hazır.
Kadınların öfkesi var!
Son yılların en kitlesel kadın eylemlerinden barikatları yıkıp geçen kadın militanlığına, gasp edilen kürtaj hakkına karşı her yaştan kadının “Bedenim benim” diye sokağa çıktığı kürtaj eylemlerinden 8 Mart’a…
Kürtaj eylemlerinden sonra aynı tempoda ve refleksif bir biçimde sokağa çıkma eğilimini gösteremeyen kadınlar, 8 Mart’a giderken kendi gündemlerini oluşturmuştu. Kadın cinayetlerinin, kadın düşmanlığının ve cinayetlerin hesabını sormak için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını basarak işgal eden Üniversiteli Kadın Kolektifi, kadın militanlığı çizgisini de ileriye taşımış ve AKP’nin kadın düşmanlığını da gözler önüne sererek başarılı bir eyleme ve eylem çizgisine imza atmıştı. Üniversiteli Kadın Kolektifi’nin 4 Mart günü gerçekleştirdiği Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı işgali, bu nedenle de önemli bir yerde duruyor.
Durağan kadın gündeminde kendilerini gündem etmeyi başaran üniversiteli kadınların önünde şimdi de 1 Mayıs var. Kadınların biriktirdiği öfkeyi, kadın militanlığını aynı kararlılık ve aynı başarıyla; “Bedenim benim” diyen, yaklaşık 22 ilde sokağa çıkan, “AKP’ye meydan okuyan” ayağa kalkan kadınların hepsini 1 Mayıs alanlarına taşıması üniversiteli kadınların omzunda.
“Kadın düşmanlığı varsa işgal var” diyen kadınlar, bu sefer de AKP’nin kadın düşmanı, şiddeti, gericiliği varsa kadınların öfkesi var demeli. Tek üniversite kortejiyle üniversiteli kadınlar 1 Mayıs’a!
1 Mayıs alanlarını Kolektif mavisine boyayalım
Kolektifler bulunduğu her yerde 1 Mayıs alanına çıkabilme, 1 Mayıs’ın tek üniversite kortejini kurma iradesini göstermelidir. Üniversitelilerin taleplerini, üniversiteli olmanın öznelliğiyle alana çıkarabilme, üniversiteli olmanın coşkusunu, yaratıcılığını, militanlığını sergileyebilme ancak üniversite kortejlerinde sağlanabilir. Arkasında kocaman üniversite direnişlerini alarak üniversitenin sözünü alana taşıyacak olan Kolektif, alanların en kitlesel kortejlerini kuracak çalışma temposunu da yaratmalıdır. Ülke gündeminin 1 Mayıs’ı birkaç günlük bir tartışmaya sıkıştırabileceği riski, 1 Mayıs’ın havasının ve çağrı gücünün bizzat mücadele edenler tarafından geçen yıllara nazaran daha büyük bir uğraşla yaratılmasını zorunlu kılıyor. Bunun sağlanması için güçlü propagandaya, yaygın ve çeşitli araçlara ihtiyaç var. Afiş, bildiri, stant gibi klasik araçların dışında sosyal medyanın aktif kullanımı, 1 Mayıs’ı anlatacak tiyatro, koro, kısa film vb. araçların hep birlikte üretilmesi elzem görünüyor. Her üniversitelinin kolayca ulaşabileceği ve kolayca kavrayabileceği araçlar yaratmak tüm Kolektif birimlerinin görevidir. 1 Mayıs öncesi üniversitelilerin bir araya geleceği ve daha güçlü bir 1 Mayıs için nelerin yapılabileceğini konuşacağı düzenekleri yaratmak önemli bir noktada duruyor. Öte yandan fakülte komiteleri mutlaka 1 Mayıs çalışmasının disiplini ve yaygınlığı için zorlanması gereken bir araç olarak önümüzde duruyor. Sınıfta, yolda, evinin posta kutusunda, karşı duvarda yani her yerde üniversiteyi direnişin 1 Mayıs’ına davet etmek ve 1 Mayıs’ın içeriğini yerel dinamiklerle zenginleştirmek Öğrenci Kolektifleri’nin ezberindedir. Yerellerden çıkan yaratıcı propaganda araçları her yerde kullanılabilir hale getirilmelidir.
Bugüne kadar yapılan tüm toplantılar, etkinlikler, Gençlik Filmleri Festivali, çeşitli eylemler, toplamda 1 Mayıs’ın içine dolduracak ana unsurları oluşturuyor. 1 Mayıs, Kolektifin 1 yıl boyunca yaptığı her şeyin, temas ettiği herkesin sokağa çıkıp; toplumun AKP’ye direnen diğer kesimleriyle bir araya geldiği günü ifade etmektedir. 1 Mayıs’ı renkli, coşkulu, eğlenceli ve bir o kadar da politikası net şekilde örgütlemek, tüm Kolektif birimlerinin temel görevidir. AKP’ye, patronlara, yandaş rektörlere, gericilere-faşistlere karşı üniversite kortejlerini oluşturmak gereklidir.
Öğrenci Kolektifleri 1 Mayıs’ta yine sokakta olacak. Alanların tek ve en kitlesel üniversite kortejini kuracak. Ayağa kalkan üniversiteliler 1 Mayıs alanlarını “Kolektif mavisine” boyayacak.
AKP’ye, patronlara, yandaş rektörlere, gerici-faşistlere karşı; üniversite ayağa, Kolektifle 1 Mayıs’a!