Yeni dönem deklarasyonu: Özgürlük hemen şimdi!
18 Eylül 2017 |
Öğrenci Kolektifleri, yeni dönemde gençliğin özgürlük ve gelecek kavgasının fitili ve örgütleyicisi olmak için tüm gençliği birlikte mücadele etmeye davet ediyor.
Tarihi bir hesaplaşmaya doğru yol alıyoruz. Yaşamayı her gün bir önceki günden daha ağır hâle getirenlere karşı, yaşamı her gün bir önceki günden daha güçlü kavrayanların mücadelesi alevleniyor. Bir yanda Erdoğan ve inşa etmeye çalıştığı diktatörlük rejimi, diğer yanda halkın adalet, özgürlük ve eşitlik mücadelesi var. Gençlik, diktatörlük ile halk arasındaki çelişkinin mücadele fitili olmak için yollara düşmeye başlamıştır.
Erdoğan, diktatörlük rejimi inşa ederken mevcut siyasal sistemi işlemez hâle getirdi. Meclis ve muhalefet partileri işlevsizleştirildi; medya hedef gösterildi, yargı iktidar kılıcı olarak kullanıldı. Sokak muhalefeti ise her yönden baskı altında. Tarihin en gerici, faşist ve rantçı ittifaklarına ve ırkçı-mezhepçi-cinsiyetçi bir toplumsal tabana dayanmayı hedefleyen bu dikta inşası, türlü hukuksuzluk ve devlet şiddetiyle destekleniyor. Parti içinde bile birliği sağlayamayan, devlet idaresinde kadro sıkıntısı yaşayan hatta belediyelerinin dahi aymazlıklarıyla başa çıkamayan Erdoğan, tamamen kendine bağlı bir mekanizmayı kullanma becerisiyle yol alıyor. Ancak sorunun çözümü olarak bulduğu yöntem aynı zamanda krizin kaynağını da oluşturuyor. Erdoğan, iç ve dış politikada, iktidar paylaşımında kurduğu ittifaklarda, eğitimde, kadın sorununda, parti içinde, füze alımında ve hatta ABD gezisinde bile krizlerine yenilerini ekleyerek ve her problemi daha büyük bir problem yaratarak ilerliyor. Tehdit ve şantaj ile gemisini yürütmeye çalışıyor.
Erdoğan, iktidarını ayakta tutmak için ne kadar sıkarsa o kadar büyük bir patlamayla karşı karşıya kalıyor. Adalet Yürüyüşü’ne katılanlar, gerici eğitim politikalarına karşı ayaklananlar, yaşamlarına müdahaleyi kabullenmeyen kadınlar, özgürlükleri ve gelecekleri çalınan gençler bulduğu her gedikten su gibi akmaya devam ediyor. Bizim her direnişimiz, onun krizlerini derinleştiriyor. Ülkeyi, diktatörlüğü kurumsallaştırmayı planladığı 2019’a kadar ite kaka, bağıra çağıra, bata çıka taşımayı ve “mutlak” zaferini ilan etmeyi hedefliyor. Gençlik barikatını tam da buraya, bugüne kuruyor. Adalet, özgürlük, eşitlik, demokrasi ve laiklik mücadelesi tam da bugün dikta rejimi inşasının karşısında halkın kitlesel örgütlenme sorununu aşmayı hedefliyor. Biliyoruz ki OHAL uygulamalarının ve biat eden YSK’nın gölgesindeki bir seçimle diktatörlüğü yenmek gerçekçi değildir. Gerçekçi olan; dikta rejimini 2019’dan önce sokağa gömmek ve halkın mücadele seferberliğini örgütlemektir. Tarihin en baskıcı dönemlerinden birinde dahi olsak sokakları adalet, laiklik, kadınların eşitliği mücadelesiyle dolduran milyonlara şahitlik ettiğimiz gerçeğini unutamayız. Bu topraklarda faşizme karşı demokrasi mücadelesi geleneğini aklımızdan çıkarmayız. Diktatörlüğü sokakta durduracak potansiyele sahibiz. Gençlik bu potansiyeli harekete geçirmek için bir adım öne çıkmaya hazır.
Gençlik bu dibe batmış, çürümüş düzene mahkum değildir. Gençlik geleceğini emperyalizmin yeni seçeneklerinden seçmeye de mahkum değildir. Gençlik kendi geleceğini ve bu ülkenin kurtuluşunu emperyalizme, faşizme, gericiliğe karşı mücadelede bulacaktır.
Erdoğan iktidarının gençliğe vaatleri açıktır. Yasaklarla dolu, özgürlükten mahrum bir hayat; cihatçılığa övgüyle donanmış dinci gerici kuşatma; torpil ve kayırmayla karartılan gelecek; kadının adının dahi geçmediği erkek egemen devlet ve toplum; doğayı, kenti yaşanmaz hâle getiren rantçı saldırı; hukuku, hakları ortadan kaldıran adaletsizlik; üniversiteyi, bilimi itibarsızlaştıran gerici-dogmatik eğitim ve daha nicesi. İktidarın süzgecinde erimeyi reddeden, tam biat etmeyen hiçbir gencin bu düzende geleceği olmadığı açıktır. Gençliğin geleceği bugünün özgürlük mücadelesindedir; özgürlük kavgası, eşitlik, adalet, demokrasi, laiklik temelinde kazanılacaktır. Öğrenci Kolektifleri ülke çapında, üniversitede, mahallelerde, kent meydanlarında, köylerde bu mücadelenin taşıyıcısı ve örgütleyicisi olacaktır.
Öğrenci Kolektifleri, iktidar krizlerinin yoğunlaştığı alanlarda ilk kıvılcımı çakma sorumluluğunun farkındadır. Diktatörlüğe karşı biriken öfkenin sokağa akmasını sağlayacak yolun nasıl yürüneceği gençliğin sokak tecrübesinde gizlidir. Gençliğin diktatörlük karşıtı reflekslerinin, gençliğin birlikte eylemine doğru ilerlemesini sağlayacak güveni yaratmak, yolu açmak Kolektif’in asli hedefidir. Gençliğin diktatörlük karşıtı mücadelesinin kitlesel örgütlenmesini sağlayacak siyasi program ve bu programı hayata geçirmek için gereken araçlar ve örgütsel form, dönemin ihtiyaçlarına uygun şekilde, direnişin ve sokağın yaratıcılığında üretilecektir.
Öğrenci Kolektifleri, yeni dönemde durağan, bekleyen, bulunduğu yere çağıran bir siyaset tarzı izleyenlerle de mücadele edecektir. Diktatörlük karşıtı direniş çizgisi dinamik bir siyaset tarzıyla ve ancak harekete odaklanarak örgütlenebilir. Diktatörlük karşıtı mücadele çizgisinin en geniş ittifakları da ancak bu perspektifte, yani hareketi bir ileri noktaya taşıma hedefiyle oluşturulabilir.
Öğrenci Kolektifleri yeni dönemde gençliğin özgürlük ve gelecek kavgasının fitili ve örgütleyicisi olmak için tüm gençliği birlikte mücadele etmeye davet ediyor. Bu bağlamda:
-
Evrim derslerini müfredattan çıkaran, eğitimin içeriğini cihat propagandasına çeviren, eğitimin her düzeyinde sorgulama ve eleştirme yerine dogmaları öne koyan gerici eğitime karşı bilimsel eğitimi ve bilimin özgürlüğünü savunacağız. Bilimi her alanda üretmeye, ihraç edilen akademisyenlerimizle atölyelerde ve tartışmalarda buluşmaya devam edeceğiz. Ancak özgür bilimi asıl olarak söküp atılmak istendiği yerde, üniversitede savunacağız. Gerici eğitimin icracısı YÖK’ü, rektörleri, “atanmış” akademisyenleri ve üniversitelere yuvalanmaya çalışan cemaat ve tarikatları laik bilimsel eğitim mücadelesiyle söküp atacağız.
-
Gençliği gündelik hayatına kadar gözetleyen, konuşmasını, fikir beyan etmesini engelleyen, soruşturmalar ve yasaklarla gençliği aynı kalıba sokmaya çalışanlara karşı özgürlük için mücadele edeceğiz. Özgürlüğün kişisel bir mesele olduğuna inanmamızı isteyen siyasi iktidara karşı üniversitenin ve gençliğin özgürlüğü için bir arada olacağız. Gençlerin yan yana gelmesine dahi tahammül edemeyen, bahar şenliklerini yasaklayan, öğrenci kulüplerini kapatan ya da faaliyetlerini kısıtlayan, Kolektif Yaz Kampı’nı hukuksuzca engellemeye çalışanlara karşı yasakları aşıp bir araya geleceğiz. Sarayın gençliği olmayı kabul etmiyoruz. Biat etmeyi kabul etmiyoruz. Diktatörlüğe teslim olmuyoruz. Gençliği özgürlük kavgasına davet ediyoruz.
-
Geleceğimizi Saray kriterlerine teslim edecek değiliz. Sırf AKP’li olmadığı için bu ülkede iyi bir geleceğe sahip olamayacak olmamızı kabul etmiyoruz. Eğitim fakültesi mezunlarına getirilen mülakatlardaki “Reis denince aklına kim geliyor?” gibi sorularla belirlenen bir gelecek bize ait olamaz. İletişim fakültesi mezunlarına Silivri’yi, hukuk fakültesi öğrencilerine adaletsizliği, gençliğe işsizliği ve güvencesizliği vaat edenlere karşı geleceğimizi kendi ellerimizle kuracağız. Geleceğimizin karartılmasına karşı hep beraber mücadele edeceğiz.
-
Kentlerin, köylerin, doğanın talanına karşı yaşanabilir bir kent ve doğa için mücadelemizi sürdüreceğiz. Bizim mühendislik ve mimarlık fakültelerimizde rant için kentsel dönüşüme, doğayı katleden HES’lere onay veren bir akıl egemen olamayacak. Kentin ve doğanın yağmalanmasına karşı hem dozerlerin önünde hem de akıl ve bilimle direnmeye devam edeceğiz. Sanata ve spora yönelik müdahaleye sessiz kalamayız. Her şeyi tek bir adamın aklına ve eylemine uygun dizayn etmeye çalışmalarına onay vermeyiz. Dünyanın en kötü filmlerini yapanların, sokak müzisyenlerini darp etmesine, üniversitelerdeki kültür-sanat kulüplerini kısıtlamasına karşı mücadeleyi büyüteceğiz.
-
İktidarın kadınlar üzerinde denetim aygıtı haline gelen “reisçikler” şiddetlerinin meşruluğunu dini referanslar aracılığıyla sağlamaya çalışmaktadır. Kamusal alanda erkek şiddetine her gün bir yenisi eklenmekte fakat kadınlar, dinci gerici bu müdahaleler karşısında itaat etmemektedir. Erkek egemenliğinin çekirdeği olan ailenin dinci gerici kodlarla yeniden düzenlenmesi, “Müftülere nikah yetkisi” diye bildiğimiz yeni yasa tasarısı ile karşımıza gelmektedir. Müftülere nikah yetkisi, dinci gerici bir toplumsal dönüşüm hedefiyle erkek egemen ilişkiler üzerinden dinin kurumsallaştırılmasıdır. Üniversiteli kadın mücadelesi, bugün üniversitenin diktatörlük inşasını durdurmasında en önemli dinamiktir. Bütünlüklü gerici saldırılar karşısında üniversiteli kadınlar, bugün üniversitenin dinci gericilikle beslenen erkek egemenliği denetimi altına alınması ve bedenleri, yaşamları üzerinde dinin yetkili hale getirilmesi karşısında laiklik ve eşitlik eksenli bir politik hat üzerinden kadın özgürlük mücadelesini önüne koymaktadır.
-
Medyaya yönelik sansüre, gazetelerin ve internet sitelerinin kapatılmasına, gazetecilerin tutuklanmasına karşı iletişim fakültelerini halkın haber alma hakkının teminatı haline getireceğiz. Kolektif Basın Merkezi, siyasi gerçeklerin teşhiri için iletişim fakültesi öğrencileriyle dayanışma içinde tüm alternatif medya araçlarıyla mücadele edecektir.
-
Yaz aylarında “Okumuş İnsan Halkın Yanındadır” kampanyası gönüllüleri ile birlikte kış aylarında da yoksul mahallelerde çocuklara dersler vermeye devam edecek. Laik bilimsel eğitim için özellikle eğitim fakültesi öğrencileri ile birlikte çocuklarla buluşmaya devam edeceğiz.
-
Öğrenci Kolektifleri, tüm öğrenci sorunlarında, paralı eğitim uygulamalarında, yemekhane-ulaşım zamlarında, yurt yetersizliğinde mücadelenin öncüsü olmaya devam edecektir. Gençliğin başka cemaat/tarikat yurtlarına, evlerine mahkum edilmesine karşı dayanışmayı ve mücadeleyi hep beraber yükselteceğiz.
-
Fakültelerde yerel ve özgün çalışmalara, fakülte bazlı örgütlenmelere ağırlık vermek; fakültelerin öz örgütlülüklerini yaratmak da Öğrenci Kolektifleri’nin yeni dönem hedeflerindendir.
-
ODTÜ bizimdir, üniversiteler bizimdir. Gökçek’in rant hırsına kurban edilen ve ODTÜ rektörlüğü tarafından onay verilen ağaç katliamına karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Ne ODTÜ’de ne de herhangi bir üniversitede iktidarın memurluğunu yapan rektörlerin varlığına tahammülümüz yoktur. ODTÜ’yü ranta peşkeş çeken rektöre karşı ODTÜ’yü gerçek sahipleri olarak yönetmeye talibiz ve mücadeleyi büyüteceğiz.
Son olarak; Öğrenci Kolektifleri yeni dönemde gençlik mücadelesinin öncüsü ve gençliğin kitlesel örgütlenmesinin aracı olarak, diktatörlük karşıtı tüm kesimlerin mücadelesini de büyütmeyi görev bilmektedir. Sadece üniversite içinde değil, üniversite dışında da gençliğin taleplerini, mücadelesini örgütlemek hedefimizdir.