Adalet, laiklik, demokrasi mücadelesinde gençlik bir adım öne!

Öğrenci Kolektifleri, Kolektif'in Sesi,

24 Temmuz 2017 |

Gezi, 7 Haziran, 16 Nisan Referandumu derken halk kitlelerinin çeşitli hamleleri ve kazanımları karşısında A, B, C ve alfabenin geri kalan harflerini kullanmaya hazır planları olan Erdoğan iktidarının planları, baskı ve şiddet aygıtlarını kullanmaktan, halk kitlelerini hedef almaktan öteye gitmemektedir. “Allah’ın bir lütfu” olarak nitelendirdikleri 15 Temmuz darbe girişiminin ardından binlerce kamu emekçisini ihraç eden, birçok gazeteciyi ve insan hakları savunucusunu tutuklayan Erdoğan-AKP iktidarı, güçlü saldırgan görüntüsünün altında yatan kırılgan yapısını gizlemekte zorluk çekmektedir. Halk kitleleri üzerine yönelttiği bu saldırı dalgasının bir başka ayağı olarak parlamenter muhalefete yönelttiği milletvekillerini ve eş başkanları tutuklama furyasının son hamlesi olarak CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasıyla birlikte, parlamenter muhalefetin klasik reflekslerinin ötesinde, 25 günlük bir eylemlilik sürecinin ve milyonlarla ifade edilen bir katılımla son bulan bir mitingin gelişmesine sebep olmuştur. Kılıçdaroğlu’nun hem 16 Nisan sonrası aldığı geri tutumlar hem de parlamenter siyasetin işlevsizleşmesiyle bir nevi mecbur kaldığı bu tutum, CHP’nin kendisini de aşarak bir kez daha sokağın, adalet mücadelesinde tek yol olduğu düşüncesini geniş halk yığınlarının hatırlamasına ve hatırlatmasına neden olmuştur. 9 Temmuz Maltepe Mitingi’yle milyonların ortak bir şekilde iktidar karşısında kitlesel bir talep olarak haykırdığı adalet talebinin kapsayıcılığı ve devrimci perspektifle yaklaşıldığında laiklik, özgürlük ve demokrasi mücadelesi ile birlikte kurucu bir özne olarak örgütlenebilme kapasitesi, diktatörlüğe karşı mücadelede yıkıcı potansiyele sahip olduğunu göstermektedir.

Yüzbinlerce insanın adalet talebiyle gerçekleştirdiği yürüyüş, 9 Temmuz mitingiyle toplumsal muhalefetin önünde başlangıç niteliğinde yeni bir sayfa açmıştır. Çünkü ok yaydan çıkmış, halk kitlelerinin adımları adalet talebiyle sokakla buluşmuştur. Bugünden sonra ne CHP’nin geri tutumları ne de iktidarın baskı ve saldırı furyaları devrimci hamlelerle bezenmiş, yerelden halk kitlelerinin hedef koyucu ve alıcı bir adalet hareketinin önünde duramayacaktır. Ancak bu hedef ne birkaç cümleyle özetlenecek kadar yakın ne de Kaf Dağı’nın ardına götürülecek kadar uzaktır.

Yapılacak iş bellidir. Adımlara adım katmak, yürünen yolların ve adımların sahiplerinin hedefe uygun hale getirilmesidir. Aynı ritim, öfke ve coşkuyla atılan adımlar sarayın bahçesinden yankılanacaktır!

Adalet hareketi nereye?

Toplumsal muhalefet, iktidarın OHAL dönemindeki tüm baskı, şiddet ve zor aygıtlarının karşısında sokakta yeni direniş olanakları yaratarak, halkların adalet taleplerinin ezilmesine müsaade etmemelidir. Yıllardır kendine seçenek olarak sunulanların ötesinde sokağın hak alıcılığının tadına varacak halk yığınlarının, umutlarının ellerinden alınmasını eli kolu bağlı seyredeceği hatasına kimse düşmemelidir. Aslolan yaşam alanlarını, işini, ekmeğini, onurunu, geleceğini, yarınını bir diktatörün “adaletine” teslim etmeyecek bir inancın örgütlenmesidir. Bu mücadelenin bir parçası olarak herkesin yapabileceği bir şey vardır. Hareketin unsurlarının tali yollara çıkmadan, hareketin kendisinden uzaklaşmadan, hareketin içinde bu hareketin geleceğine dair tartışmalar yapmak ve bu tartışmalardan her kesimin kendine dair bir hat oluşturması elzemdir. Hareketin farklı dinamikleri kanalize etmek üzere bu hatlara ihtiyacı vardır. Tam da bu yüzden gençlik hareketi için “Gençlik adalet hareketinin neresinde?” sorusu sorulmalı ve bu soruya dair ödevler çıkarılmalıdır. Tarihin her zamankinden hızlı aktığı bir süreçte toplumsal hareketlerin en canlı, en dinamik öznesi olan gençliğin zaman kaybetmeye bir an olsun beklemeye vakti yoktur.

Gençlik adalet hareketinin neresinde?

Gençlik hareketinin üzerine düşmesi gereken bu soru, toplumun farklı kesimlerinden yüzbinlerin katıldığı bir yürüyüş ve mitinge yönelik gençliğin tavrının, varlığının ne yönde olduğudur. Yeni dönem mücadelesi içinde, iktidar ve egemenler cephesinden de olağan dışı gelişmelere açık olan dönemde bu soruya cevap aranmalı ve harekete eklemlenen bir özneden ziyade kurucu iradeye yönelen bir gençlik hareketi yola çıkmalıdır. Bu sorunun üzerine düşmesi gereken gençlik hareketinin akıllardan çıkarmaması gereken en önemli gerçeklik ise adalet yürüyüşüne katılan kesimler içerisindeki gençlik kitlesinin azlığıdır. Bu soruya dair ödevler çıkaracak olan gençlik hareketinin bu gerçekliği başucunda tutması gerekmektedir. Tam da bu sebepten “Okumuş İnsan Halkın Yanındadır” dediğimiz, halkla bütünleşmenin, mahallelerde, köylerde dayanışmayı büyütmenin ayları olan yaz aylarında adalet, laiklik, demokrasi mücadelesinde bir adım öne çıkma zamanıdır.

Önümüzde yapacak çok iş var: GENÇLİK BİR ADIM ÖNE!

Gençlik hareketi için, yaz dönemleri, sadece gelecek dönemki çatışmanın örgütlendiği hazırlık süreçleri değildir. Gençlik hareketi, her zaman, öğrenim dönemi içinde ya da dışında, yaşamı hedef alan saldırılara karşı halkın ortak direnişinin örgütçüsü olmuştur. Gençliğin devrimci eylemi için, sadece bir üniversite binasının varlığı gerekmez. Bunun için yalnızca, halkın, toplumsal yaşamın, bilimin ve üniversitenin özgürlüğünü tehdit eden gerici saldırıların olması yeterlidir. Özgürlüğün tehdit altında olduğu her yer, gençlik hareketi için bir üniversitedir. Gençliğin kitlesel muhalefetini örgütleyen bir perspektifin yapacağı, bunun ışığında yaz dönemini örgütlemek olacaktır.

Şimdi önümüzde yapacak çok iş, faşizme karşı örgütlenecek bir direniş hareketi, kurulacak olan özgür bir üniversite, adaletin hüküm sürdüğü bir memleket var!

Gençlik eşit, adil bir memleket, özerk-demokratik bir üniversite için bir adım öne çıkıyor.

Tek adamın ağzından çıkanı kanun haline getiren, akademisyenlerimizi üniversiteden ihraç eden, üniversiteleri kayyum rektörlerin tahakkümü altına sokan KHK’ların sonuçlarıyla birlikte kaldırılması için gençlik bir adım öne çıkıyor!

Hakikati, halkın haber alma hakkını, basın özgürlüğünü savunmaya devam edeceğiz. Cumhuriyet davası başta olmak üzere basın özgürlüğü mücadelelerinde gençlik bir adım öne çıkıyor!

Eğitim sisteminde gerici, ırkçı ve cinsiyetçi ayrımcılığın arttığı, müfredatlardan evrimin kaldırılıp cihat tohumları ekilerek kindar nesil yetiştirme hedeflerinin hızlandırıldığı bir dönemde, üniversitenin aydın kimliğinin vermiş olduğu sorumlulukla birlikte 11 yıldır “Okumuş İnsan Halkın Yanındadır” diyerek mahallelere, köylere kurduğumuz yaz okullarından gençlik bir adım öne çıkıyor!

İşini, ekmeğini isteyen açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça gibi, ekmeğini ve onurunu savunan emekçiler için gençlik bir adım öne çıkıyor!

Yaz kampüsünde demokratik üniversiteyi tartışarak iktidarın üniversiteye yönelik saldırılarının karşısında üniversiteyi savunan özneden, kurucu bir özne olma hedefiyle yeni döneme yaz kampüsünden hazırlanan gençlik bir adım öne çıkıyor!

Kadını ikinci sınıf yurttaş yerine koyan kadın düşmanı politikalara son verilmesi için, gericiliğe, erkek egemenliğine ve kadınlara yönelik saldırganlığa karşı gençlik bir adım öne çıkıyor!

Emperyalizmin bölge halkları üzerindeki planlarına, savaşa ve şovenizme karşı yürütülen barış ve kardeşlik mücadelelerinde, insanca bir yaşam mücadelesinin bir öznesi olarak gençlik bir adım öne çıkıyor!

Yaşam alanlarına yönelik neoliberal saldırganlığa karşı direnişlerde; kıdem hakkı gasp edilmeye çalışılan, grevleri yasaklanan işçi mücadelelerinde, kentlerin ve doğanın yağmalanmasına karşı hak mücadelelerinde gençlik bir adım öne çıkıyor!

“Bu yaz ne yapsak az: Üniversiteye özgürlük, memlekete adalet gelecek” diyerek çıktığımız yolda adımlarımıza adımlar katacak, tüm yaşam alanlarımızdan bir adım öne çıkacağız!

Geleceğin ve umudun temsilcileri bir adım öne çıkıyor, Gençlik bir adım öne çıkıyor!