Referanduma üniversite damgası vuralım
Mayıs 2017|
16 Nisan’da yapılacak referandum için kampanya rüzgarları esmeye başlıyor. Üniversiteliler, Hayır’ı güçlendirmek için erken yola çıkanlardan oldu. Dönem arasından itibaren başlayan Hayır kampanyası, üniversitelerde bahar dönemiyle birlikte kampüs içlerine yayılmaya başladı. Üniversitelerde kurulacak Hayır meclisleri ve Hayır komiteleri, referandum sürecine üniversitenin aktif müdahalesi için güçlü bir zemin oluşturma iddiasını taşıyor. Bu iddianın gerçekleşmesi için Hayırcı tüm üniversitelilerin seferberliğine ihtiyaç var. Daha üniversiteler açılmadan önce bile Hayır çalışması yapmak için yüzlerce üniversiteli seferber oldu. Üniversitelerde yapılacak komite ve meclis çalışmaları, güçlü ve dinamik bir Hayır ordusunun kampüslerden kentlere taşacak potansiyelini gösteriyor.
Referandumda Hayır kampanyası için üniversitenin misyonunu kısaca hatırlatmak gerekir. Türkiye’de 6 milyon üniversiteli var. Tüm bölgelerden, tüm kimliklerden, tüm ekonomik durumdan öğrenciler kampüslerde yan yana bulunuyor. Farklı siyasal eğilimlerden olanlar, politikayla ilgili ya da ilgisiz olanlar mevcut. Birçok farklılık bulunsa da çok büyük bir kısmı için ortak eğilimler de mevcut. 6 milyon üniversite öğrencisinin çok büyük bir kısmının üniversiteye girerken var olan beklentileri ile üniversite okurken karşılaştıkları arasında benzerlik yok. İyi eğitim almak, bilimsel bilgi üretim süreçlerine katılmak, iş sahibi olmak ya da iyi bir gelecek sahibi olmak gibi isteklerin hiçbirini tatmin edemeyen bir yükseköğretim planı uyguladı AKP. Paralı eğitim uygulamaları, ulaşıma, yemekhaneye gelen zamlar, yurtların yetersizliği, eğitimin niteliksizliği, öğrencilerin müşterileştirilmesi, üniversitelerin ticarileştirilmesi, kulüp etkinliklerinin engellenmesi, nitelikli akademisyenlerin siyasi kararlarla ihraçları ve daha nicesi, üniversite öğrencilerinin ortak rahatsızlıklarını yaratan gerekçelerdir. Bu gerekçelerin müsebbibi ise 15 yıllık iktidarında üniversiteye hiçbir yararı dokunmayan AKP’dir. Şimdi AKP, üniversitelilerden oy almak zorunda. Yani hem bu sorunları arka plana itmek, hem de üniversite gençliğini ikna edecek bir kampanya yürütmek zorunda. Erdoğan, kendi siyasi geleceğini garanti altına almak için girdiği bu yolu, üniversite gençliğinin de kurtuluş yolu olarak anlatabilmek zorunda. Yani en çok çağrıyı gençliğe yapmak, en büyük vaatleri gençliğe sunmak zorunda. Tüm bunların içinde genç işsizliğin yüzde 20’yi aştığını gizlemek, boşalan kürsüleri aynı nitelikte hocalarla doldurmak ve gençliğin demokrasi-özgürlük beklentilerini karşılayacağına dair inandırıcı olmak zorunda. Erdoğan’ın işi zor. Ama Erdoğan’ın üniversitelileri evet oyu vermeye ikna etmesinin zor olması, Hayır cephesi için yeterli değil. 6 milyon üniversitelinin Hayır’ını örgütlemeli, sandığa götürmeli ve üniversiteyi Hayır cephesinin öncüsü haline getirmeliyiz.
Üniversiteliler neye göre oy veriyor?
ÇOMÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğrencileri arasında yapılan ve Yönetim Bilimleri Dergisi’nde yayımlanan araştırmada 2010 referandumuna katılan üniversite öğrencilerinin oy verme davranışları konusunda ipuçları ortaya çıkıyor. 1017 İİBF öğrencisine yöneltilen “vereceğiniz oya karar vermenizde başkaları etkili oldu mu?” sorusuna hayır diyenlerin oranı %88,5, evet diyen %11,5’lik dilimdeki öğrencilere yönelik karar vermede etkili kişinin kimler olduğuna ilişkin soruda ise siyasi parti lideri %28,4, baba %24,69, arkadaş %23,46, akraba %14,81, STK temsilcileri %3,7, anne %2,47, okul %2,47 şeklinde sıralanıyor. Yani merkezi siyaset, aile ve arkadaş çevresi en etkili figürler. Üniversitelilerin oyunu Hayır’dan yana belirlemek için nasıl bir çalışma tarzına ihtiyaç olduğu bu verilerde gizli.
Siyasi parti temsilcileri arasında Hayır cephesinin önde duran isimleri, daha teklif meclise gelmeden operasyona maruz kaldı. Hayır oyu vereceğini açıklayan HDP’nin eş genel başkanları şu an tutuklu. MHP’nin içinde Hayır oyu vereceğini açıklayan siyasilerin toplantıları, devlet gücü ile engelleniyor. Merkez siyasette sesi gür çıkabilecek tek parti lideri olan Kılıçdaroğlu ise az sayıda miting yapacak.
Seçim kampanyalarında mitingler önemli bir araçtır. 7 Haziran’da Demirtaş’ın miting konuşmaları HDP’nin batıdaki oyları üzerinde ciddi etki yapmıştı. 1 Kasım’a giden süreçte Suruç ve Ankara katliamları, özellikle HDP ve CHP’nin miting yapabilmesinin önüne geçmişti. AKP, tek başına bir seçim kampanyası yaparak oylarını arttırdı. Buna medyadaki Erdoğan baskısını da ekleyince merkez siyasette evet gürültüsünün yoğun olacağı ortaya çıkıyor. Hayır cephesinin farklı bileşenlerinin zaman zaman öne çıkma ve tüm topluma hitap edecek şekilde propaganda yapma fırsatları ise mevcuttur. Akademideki tasfiye hamlesine karşı gösterilen direnç, ilk andan itibaren Hayır cephesinin kürsüsü haline geldi. Diktatörlük inşasının ilk gerçek çatışması şu an üniversitede yaşanmaktadır. Üniversite, diktatörlüğe bugünden Hayır demektedir. Üniversitenin bu çıkışı evet bloğunu ürkütmüş, yumuşatma açıklamaları yapmaya zorlamış, Hayır cephesini motive etmiştir. Tek Adamlık yetkilerini bugün üniversitede kullanan Erdoğan’ın üniversite ile yaşadıkları, ülke çapında yaşanacaklara delildir. Lafa değil, icraata bakılır. Üniversitedeki direnişler; üniversitelilerin iradesini hiçe sayıp rektörlük seçimlerini kaldıran, üniversitelere kayyum rektör atayan Erdoğan’ın, milli irade şovları yapmasını boşa çıkarmakta önemli bir veridir. Bu tip çıkışların arttırılması, tüm topluma hitap eden siyasi liderliklerin üretilmesinde gereklidir. Üniversitelilerin sınıfta, kantinde, yemekhanede dinleyeceği her konuşma, okuduğu her bildiri bu boşluğu dolduracak nitelikte olmalıdır. Bir diğer önemli mesele ise üniversitelilerin bir konuşma ve ikna etme seferberliğine girişmesidir.
Burada şu ayrıntı göz ardı edilmemelidir. 2010 referandumu, üniversitelerin kapalı olduğu bir dönemde gerçekleşti. Yani üniversite içinde Hayır çalışması yapılamadan seçimler yapıldı. Bu referandumda ise üniversiteler açık ve üniversitelilerin politikaya ilgisi ile AKP-Erdoğan iktidarından memnuniyetsizliği en yoğun seviyede. Dolayısıyla üniversite içi pratikler, oy verme konusunda daha etkili olacaktır. Bir önceki referandumda evde olan üniversiteliler, şimdi kampüslerinde. Bir önceki referanduma ilişkin kararlarını aile içinde alan üniversiteliler, şimdi arkadaşları arasında alacak. Ailesi tarafından ikna edilen yerine ailesini de ikna eden üniversitelilerin çoğalma zemini oldukça fazladır.
Üniversitenin misyonu ne olacak?
Üniversitenin bu referandum sürecinde 2 temel misyonu bulunuyor. Birincisi 6 milyon kişilik üniversiteli ordusunun Hayır oyu vermesini ve sandığa gitmesini sağlamak. İkincisi ise üniversitenin vasıflarının evet cephesini sessize almak ve Hayır rüzgarını estirmek için kullanılmasını sağlamaktır.
6 milyon üniversitelinin büyük bir çoğunluğunun Hayır oyu vereceği biliniyor. Ancak üniversitelilerin sandığa gitme oranının, toplumun diğer kesimlerine göre daha az olduğu da biliniyor. Bu durumun bir sebebi, seçmen kütüğüne kayıtlı olunan il ile üniversite okunan ilin farklı olmasıdır. Bu durum 26 Şubat’a kadar kolayca yapılacak seçmen kütüğü işlemleri ile halledilebilecektir. Ancak bu konuda çağrılar yapmak, sınıf sınıf topluca ilçe nüfus müdürlüklerine gidiş sağlamak gerekmektedir. Bu konu acildir. Yine de bu işlemleri yapmayan üniversitelilerin 16 Nisan günü memleketlerine gidişlerini kolaylaştıracak ulaşım organizasyonlarını sağlamak için erkenden olanak yaratmaya girişmek gerekir. Üniversitelerin sınav takvimleri eğer seçim günü yakınlarında ise bunun yeniden planlanması için rektörlüklere talepte bulunmak da gereklidir. 6 milyon üniversitelinin bir fiil oy kullanmaya gitmesi Hayır oyunun yükselmesi anlamına gelecektir ve bunun tüm üniversiteye anlatılması, üniversitelilerin seçimin kaderine etki edebileceğine dair aklın bilince çıkarılması şarttır.
Üniversitenin bir diğer potansiyel gücü de toplumu ikna edebilecek bir Hayır rüzgarı oluşturabilecek olmasıdır. Erdoğan ve AKP, değişiklik tekliflerini tek tek açıklamaktan imtina ediyor. Genel bir değişim, genel bir istikrar vurgusu öne çıkıyor. Erdoğan’ın ihtiyacı olan yetkiler, kendisine verilebilsin diye alelacele hazırlanan teklifin maddeleri ne kadar tartışılırsa, o kadar evete zarar. O yüzden üniversitenin bilgiden, özgür düşünceden ve toplumdaki itibarından gelen gücünün evet argümanlarının çürütülmesi ve Hayır argümanlarının güçlenmesi için harcanması gerekir. Erdoğan, üniversitenin onay vermediği bir değişikliği, halkın yararına olduğuna inandırmakta zorluk çekecektir. Bu yüzden üniversitenin Hayır’ı büyütülmeli ve toplumun her kesimine ulaştırılmalıdır.
Üniversite, Tek Adam’dan güçlüdür. 80 milyonun kaderini, gençliğin geleceğini Tek Adam’a bırakmamak için üniversitenin gücünü hep beraber gösterelim.