Neoliberalizm öldürür, dayanışma yaşatır

“AKP iktidarında hayat eve sığmamaktadır. AKP ve Erdoğan iktidar hesapları yaparken, milyonlar kira, faturalar, geçinebilme hesapları yapmaktadır. Salgınla mücadelede AKP’nin stratejisi ‘Herkes kendi OHAL’ini ilan etsin’ ve virüse karşı camilerden okunan dualar olurken, halkın hayatta kalma stratejisi ise dayanışmadır”

Öğrenci Kolektifleri, Kolektif'in Sesi, Corona virus,

27 Mart 2020 |

Neoliberalizm çağında, dünyamız, çöken sağlık sisteminde salgınla mücadele ediyor. Sadece ülkemizde değil, bütün coğrafyada sayılı azınlık, dünyayı yaratan ve yaşatanlara evde kalmalarını söylerken, salgının yıkıcı boyutlarını biz yaşamaktayız. Sağlık krizi, yer küreye yayılmasına rağmen neoliberal iktidarlar ve liderleri, her gün televizyon kanallarında insan sağlığını nasıl koruyacaklarını değil, sermaye birikimini nasıl güvenceye alacaklarını ve patronları nasıl memnun edeceklerini açıklarken rekabet içindeler. Eski dünya düzeni artık insanlığa güven verememektedir, rıza üretememektedir ve güvencesizliğin insan yaşamı ve habitat açısından krizi büyümektedir.

Bugünün çelişkisi açıktır. Çin’den gelen test kitlerini yandaşlara ve zenginlere savuran AKP ve ihya ettiği sınıfla, işyeri sterilize edilmeyerek çalışmak zorunda bırakılan işçi sınıfının, iktidarın sosyal medya fırsatçılarına yem ettiği altmış beş yaş üzeri yurttaşların, evde erkekler tarafından şiddet gören ve emeği görünmez kılınarak sömürülen kadınların, yurt parası ödemek zorunda bırakılan üniversitelilerin, malzemesiz, kötü koşullarda yirmi dört saatini salgınla mücadeleye adayan hekimlerimizin ve sağlık çalışanlarımızın çelişkisidir, kaygılarıdır, çıkarlarıdır.

Salgınla gündelik mücadelemizi verirken, ABD öncülüğünde küresel kapitalist sistem ekonomik krizin derinleşmesini önlemek açısından önlemler almaya devam ediyor. Faizlerin düşürülmesi, piyasaya dolar sürülmesi ve sağlık alanında kullanılan küresel malzeme ticareti uygulanırken bu hamleler ülkemizde AKP’nin patronlara yüz milyar lira ayırmasında suretini gösteriyor. Evet! Türkiye halklarına ayrılan bütçe iki milyar lira iken ülkemizin yüzde birini oluşturan zenginlere ayrılan bütçe yüz milyar lira!

AKP Başkanı Erdoğan 18 Mart’ta yoksulu teselli, patrona müjde paketini açıkladı. Sermaye birikiminin sekteye uğramaması için zenginlerin vergi borçları altı ay sonraya ertelenecek, sermayeye yüz milyar lira kaynak ayrılacak, sermayenin ihtiyacı dâhilinde KDV oranı yüzde 1’e düşecek, nakit akışı bozulan firmaların bankalara olan borçları ertelenecek, ihracatçıya stok finansı sağlanacak. Bunların haricinde sadece altmış beş yaş üstü yurttaşlara maske ve kolonya dağıtılacağı açıklanırken, emekli maaşları en az bin beş yüz lira olacak şekilde düzenlendi. Türkiye halklarına ayrılan iki milyar lira ise sus payıdır.

18 yıllık iktidarı boyunca kamusal sağlık hakkını, sermaye yararına ticaretini örgütleyen AKP ülkemizdeki Covid-19 ölümlerinin tek sorumlusudur. Sağlık alınıp satılamaz, özelleştirilemez. İnsan sağlığını sermeye birikimine değiştiren AKP’dir onun Sağlık Bakanı ise Türkiye’nin en büyük özel hastane zincirinin sahibidir ve şeffaflığa aykırı olarak sadece günü kurtarma peşindedir. Bir basın emekçisinin Medipol Hastanesi’nde çalışanlar hakkındaki sorusuna yanıt veremeyen Sağlık Bakanı sadece sağlık hakkının özelleştirilmesinin garantörü olabilir.

AKP iktidarında hayat eve sığmamaktadır. AKP ve Erdoğan iktidar hesapları yaparken, milyonlar kira, faturalar, geçinebilme hesapları yapmaktadır. Salgınla mücadelede AKP’nin stratejisi ‘Herkes kendi OHAL’ini ilan etsin’ ve virüse karşı camilerden okunan dualar olurken, halkın hayatta kalma stratejisi ise dayanışmadır.

İleriyi örgütlemek açısından yayılan dayanışma örnekleri ön açıcı olacaktır. Küba’nın devrimci doktorlarının dünyanın dört bir yanında salgınla mücadele etmesi Fidel’in ‘Biz askerlerimizi değil, doktorlarımızı göndeririz’ sözünü hatırlatıyor. ABD’de gençlerin, sokakta yaşayan insanlara yardım ederek, sosyal medya örgütlenmeleri, düzen karşıtı müdahaleleri genişletiyor. Ülkemizde tabip odasının başlattığı akşam dokuzdaki balkon alkışlamaları dayanışmanın boyutunu büyütmektedir.

Örgütlü mücadelenin gerekliliği bugün hayati olandır. Akşam dokuzda birlikte tencere tava çalan, sağlık çalışanlarını alkışlayanlar yarın yan yana gelecektir. Sosyalizm, sadece masa başı entelektüel sohbetlerde, anlaşılması zor kitaplarda, görkemli mitinglerde anlamını yitirmiştir. Anlamı, bugün gündelik yaşam pratiğimizde her saniye kurulması gereken bir faaliyette, insanca yaşamak için örgütlenilmesi gereken bir ihtiyaçta oluşmaktadır. Herkese ücretsiz sağlık talebinin örgütlenmesi, her üniversiteliye ücretsiz internet ulaştırılması mücadelesi, sağlık ve eğitim hakkının, tüm insanca yaşam taleplerinin tekrardan kamusallaştırılması bu hattın ana dinamiğidir.

Tarih bugün gençliği, bunun inşası ve sosyalizmi gökten alıp yere indirmek için bir adım öne çağırıyor. Örgütlemeli, örgütlenmeli.