Türkiye Üniversiteler Meclisi’nde Kolektif sözcüsünün yaptığı konuşma
27 Şubat 2012 | Pazartesi
Türkiye’nin dört bir yanından, paralı eğitime, AKP’ye ve her türlü baskıya karşı kolektif olmaya gelen tüm üniversiteli arkadaşlarım, hepiniz hoş geldiniz. Ve üniversitelerimizi birlikte savunduğumuz hocalarımıza, adliye önlerinde sıkça bir araya geldiğimiz gazeteci arkadaşlarımıza, mücadelelerine ortak olduğumuz kurum temsilcilerine ve bugün bizi yalnız bırakmayan herkese hoş geldiniz diyor, teşekkür ediyoruz.
Tarihe not düştüğümüz bir salonda yine bir aradayız. Tarihe not düştük diyoruz çünkü bu salonda, üniversitelerin gelenekselleşen kolektif yumurta şenliğini gerçekleştirmiştik. Üniversitelerimizden başlayarak yaşamımızın her alanında sesimizi kısmaya çalışan, özgürlüğümüzü kısıtlayanlara söyleyecek sözümüzün bitmediğini sokaklarda da salonlarda da gösterdiğimiz şenliklerdi bunlar. Bu yüzden anlamlıdır ki, bu salonlar bizim zafer alanlarımızdır aynı zamanda.
Baharı karşılama hazırlığı yaptığımız günlerin başlangıcı sayılacak bir gün bugün aynı zamanda. 2. Kolektif Genel Kurulumuzu gerçekleştiriyoruz. Genel kurullar önemli günlerdir.
Evet, bugün bizim için önemli ama yalnızca adı genel kurul olduğu için değil.
Bugün önemli çünkü neoliberal dönemin en otoriter iktidarı olan AKP, Ortadoğu’da emperyalistlerin çıkarları doğrultusunda taşeronluğa kesmeden devam ediyor.
Bugün önemli çünkü tüm Kürt halkını yok sayan ve seçilmiş temsilcilerini hapseden, halkın üzerine bombalar yağdırmaktan çekinmeyen halk düşmanlığı hiç olmadığı kadar küstahça sürdürülüyor.
Bugün önemli çünkü ekonomik kriz kapıdayken, krizin yükünü sırtlanacak emekçilerin ve işçi sınıfının tüm demokratik mücadele alanları dağıtılıyor, basit hak arama eylemleri dahi terör faaliyeti sayılıyor.
Bugün önemli çünkü cezaevlerinde hâlâ 500’ü aşkın üniversiteli arkadaşımız, 100’ü aşkın gazeteci, binlerce siyasi tutuklu var. Bu sıra uzayıp gidebilir. Bu tablo istenirse çok daha karartılabilir.
Ama bugün ayrıca önemli çünkü bu tabloya rağmen biz üniversiteliler bir araya geliyoruz. Korku imparatorluğunun hüküm sürdüğü bir ortamda, sesimizi birleştiriyoruz ve bu salonla sınırlı olmadığımızı biliyoruz. Düşmanın gücünden daha büyük bir inanç ve inatla sokakları maviye boyuyoruz her gün teker teker.
Ve biliyoruz ki, yaptığımız en ufak şeyin bir karşılığı var; değiştirecek gücümüz olduğundan eminiz çünkü yaşayarak görüyoruz.
Her şey bitti diyenlere inat, kapkara tablolar çizenlere inat, bugün olmak kolektif mücadele etmektir diyoruz. Van’daki çocuklarla birlikte enkaz altından umut yeşertmektir.
Bugün kolektif olmak, emperyalizme karşı Kürecik’e gitmek, füze kalkanına karşı durmaktır.
Bugün kolektif olmak, Hakkâri’de barışa köprü olmaktır.
Yoksul mahallelerde evleri yıkılanlarla, köylerde dereleri satılanlarla yan yana olmaktır.
Bugün kolektif olmak, parasız eğitim için mücadele etmektir.
Ve bunu gençliğe kalıp uyduran AKP’ye rağmen yapıyoruz. AKP bunu boşuna yapmıyor; gençliğin geçmişte olduğu gibi bugün de neler yaptığının gücünün farkında ve neler yapabileceğini de biliyor. Gençlikle derdi bu yüzden. Bizler de tam da bu yüzden, onun bunun, AKP’nin gençliği değil, inadına kolektif olalım diyoruz.
Ve hayallerimiz yaptıklarımızdan çok daha büyük. Başka bir dünya hayalimiz var bizim.
Ve varlığın şenliği sarmışken dünyayı, asıl şimdi zamanı devrimi görebilmenin, ufak görünen çabaların, asılan afişin, dağıtılan bildirinin, sabahlanılan gecelerin anlamını bilmenin zamanıdır şimdi. Yaşamın gerçekleri, aynı zamanda yaşamın devrimci güçleri olduğunu unutmayanlar, gündelik yaşamın basitliğindeki devrimleri yaşıyorlar.
Bizler içinse, bir kez daha bu basitlikte yaşayıp ne kadar büyük şeyler yapabileceğimizi görmenin zamanıdır.