Kolektif baharı başlıyor

Öğrenci Kolektifleri, Kolektif'in Sesi,

06 Nisan 2012  |  Cuma

“Kolektifler Birleşiyor” diyerek 2011 Nisan’ında yerel çalışmalarını bir çatı altına toplayarak merkezileşme hedefini gerçekleştiren Kolektifler, gençlik hareketinde yeni bir dönem başlattı. Dönem arasında İTÜ’de gerçekleştirilen 2. Türkiye Üniversiteler Meclisi, merkezileşme çalışmalarının eksikliklerini giderilmesi ve yeni dönem hazırlıkları açısından oldukça faydalı oldu.

Kolektif Genel Kurulu’nun ilk gününde toplanan Üniversiteli Kadın Kolektifi Meclisi’nde üniversiteli kadınların artan erkek şiddetine, tacize, tecavüze karşı sesini yükseltme, isyanı büyütme çağrısı, 8 Mart Haftası’nda etkisini gösterdi. 8 Mart Haftası’na sığdırdıkları onlarca eylem ve etkinlikle ÜKK, üniversitede kadın sorunlarına sahip çıkan bir örgüt olduğunu kanıtladı. Öğrenci Kolektifi çalışmasının henüz kurumsallaşmadığı kentlerde dahi sokağa çıkan, etkinlik düzenleyen ÜKK, üniversiteli kadının inadı ve militanlığıyla Kolektif çalışması adına ilklere imza attı. Üniversiteli kadınların sorunlarının her geçen gün arttığı ve mücadele örgütünün kendisini 8 Martlara sıkıştırmayarak görünür kılma zorunluluğu ise geride bırakılan 8 Mart Haftası’nın bir diğer önemli sonucu oldu.

Üniversitenin güz döneminde AKP faşizmine karşı Hopa Davası’yla zafer kazanan Kolektifler, genel kurulunda üniversite gündemine müdahale alışkanlarının zayıfladığını tartıştı. Üniversitelilerin her gün biriken sorunlarına “Üniversitede haklarımız, rektörlere şartlarımız var” kampanyasını başlattı. Günlerce üniversitelilerin taleplerini toplayan Kolektifler, ortak sorunları üniversite rektörleri ile görüşmeler yaparak çözüm önerilerini sundu. Üniversitelilerin öz örgütü olduğunu tekrar kanıtladığı bir kampanya dönemi geçiren Kolektifler’in çabalarının korkusuyla öğrenciden çok rektörlüğü temsil eden ÖTK’ları dahi harekete geçirerek öğrenci sorunlarını gündeme alan toplantılar yaptırdı.

Kolektifler, yine onlarca üniversite rektörüyle yaptığı görüşmelerde üniversitenin sorunlarının takipçisi, mücadele örgütü ve üniversitelilerin gerçek temsilcisi olduğunu kanıtladı.

Üniversitelilerin sorunlarını rektörlerle görüşen Kolektifler, İstanbul’da YÖK Başkanı ile görüşmeyi de başararak taleplerini muhataplarına taşımış oldu. Üniversitelilerin sorunlarının bir gün dahi geciktirilmeyecek kadar acil olduğunun farkında olan üniversiteliler, YÖK Başkanı’nı elini çabuk tutması için uyardı. Kolektifler, bu görüşmeyle, gençlik hareketinin müdahale etmek zorunda olduğu YÖK Reformu öncesi sürecin parçası olma fırsatını yarattı. Reform öncesi üniversite adına sorumluluğu artan Kolektifler’i bekleyen önemli bir görev ise “dinliyormuş” gibi yapılan yönetişim oyunlarına karşı dikkatli olmak olacak.

Üniversite sorunlarının çözümüne dair önerilerini paylaşmak için ilk görüşmede sözü verilen 2. randevu talebini oyalayan YÖK Başkanı’na karşı Kolektifler, her alanda inatla taleplerini sunacaklardır. Kolektiflerin ısrarcılığını ve kararlılığını yeniden gösterecek sosyal medyada gerçekleştirilecek olan tweet eylemi ve posta aracılığıyla yumurta gönderme eylemleri üniversiteliler tarafından önemsenmelidir.

Bu noktada, sorunların çözümüne dair somut önerilerin yapılması ve fiili mücadelenin başlatılmasının önemi de çok büyüktür. Disiplin Yönetmeliği’ne karşı üniversitelilerin ve akademisyenlerin ortak başlattığı Üniversite Yönetmeliği çalışması örnek alınabilir. Bu süreçte bir bütün olarak üniversite taraf edilerek, bu birlikteliğin aklı ve gücüyle başarıya ulaşılabilir.

Üniversite, Nisan ayında baharı karşılamaya hazırlanacak. Nisan ayında yapılacak her etkinlik ve eylem aynı zamanda 1 Mayıs Meydanlarına çıkacak sokaklarda kurulacak üniversite kortejlerini besleyecektir. 1 Mayıs alanları AKP faşizmine karşı demokrasi mücadelesini de hak mücadelesini de başarıyla yürüten Kolektifleri bekliyor.