Hatırlatmamız Gereken Bir DEV-GENÇ Tarihi, Tarihe Gömmemiz Gereken bir AKP Var!
5 Kasım 2012 |
Son yılların en büyük öğrenci mitingini geride bıraktık. 9 Kasım’da Ankara’yı boyayan maviyle tüm üniversiteleri renklendirmenin vaktidir şimdi. Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya akın eden binlerce üniversitelinin verdiği sözün hakkını verme zamanıdır şimdi. Oyun bozanların buluşmasından, YÖK reformunu tarihe gömecek olanların, savaşın karşısında barışın sesini büyütenlerin, üniversiteyi ve ülkeyi AKP’ye bırakmayanların, yumurtaya yeniden ve daha güçlü can verenlerin, Kadir’i, Oğuz’u zindandan söküp alacakların, üniversiteleri ayağa kaldıracak enerjisiyle dönüyoruz üniversitelerimize.
Reform hazırlıklarını aceleyle tamamlıyor AKP. Çetinsaya, bir yandan basın gezmelerinde, bir yandan akademisyenlere ve idarecilere sözde tanıtım yapmakta. Üniversitelerden gelen “endişeliyiz” açıklamalarını dikkate almayan, aksine “biz somutlaştırdık, size aktarırız” laflarıyla yaklaşan Çetinsaya, YÖK’ü kimin için yeniden yapılandırdığını da gizlemiyor. Akademiyi akademi bileşenleri yerine patronlarla tartışıp, üniversite bileşenlerine dayatan Çetinsaya, sözde demokratik imajına bile bürünemiyor. Bataklığa batan üniversite politikası, yeni bir çamurla yeniden sıvanmaya çalışılıyor. Güvencesizleşen akademisyenler, denetim altındaki üniversiteler, şirketleşen üniversiteler, müşterileşen öğrenciler… Bu karışımın üniversite tutmayacağının göstergesiydi 9 Kasım.
Çok gündemli, çok mağdurlu, tek muhataplı ülkede Kolektifler, yeni bir eşiğin önünde. Anadilini konuşamayan, siyasi temsiliyeti yok sayılan, sessiz çığlıkları isyana dönüşen, bedenlerini ölüme yatıran Kürt kardeşlerimizle dayanışmayı artırmak, kardeşliğin ülkesini kurmak, barışın sesi olmak üniversitelilerin görevlerindendir. Ortadoğu’yu kana bulayan emperyalist politikalara karşı Filistin’de, Suriye’de, Türkiye’de masum halkların barış talebinin taşıyıcısı olmanın; emperyalistlere ve işbirlikçilere karşı DEV-GENÇ ruhunu hatırlatmanın, barış için savaşmanın zamanıdır şimdi. 6. Filoyu, Denizleri, Mahirleri, İboları en korktukları tarihi mirasımızı her gün daha da fazla hatırlatmanın zamanıdır şimdi. Bugüne kadar biriken, tarihten devraldığımız ve yeni tarihi yazacağımız mücadeleyi büyütmenin, üniversiteyi ve ülkeyi AKP’ye dar etmenin vaktidir şimdi.
Bunca önemli gündemin, bunca yoğunluğun, bunca saldırının karşısında Öğrenci Kolektifleri, kamusal, parasız, özerk ve demokratik üniversiteleri kurmak, YÖK reformu oyununu bozmak için her zamankinden daha cüretkâr ve daha kararlı olacaktır. AKP, nasıl bir belaya bulaştığının farkında. Bunca talan, bunca yalan, kan ve gözyaşı, elbette AKP’ye karşı biriken öfkenin artmasına yol açacaktı. AKP için tehlikenin farkındalığı, saldırısının şiddeti ve yaygınlığıyla doğru orantılı olarak ilerliyor. YÖK’e karşı yürünmeyen, savaşa karşı barışın haykırılmadığı kent ve üniversite kalmaması, 9 Kasım’da Ankara’da yükselen çığlık, AKP’yi öğrencilere karşı yeni bir cephe daha açmaya mecbur bırakıyor. AKP, tüm politikaları için ön hazırlıklar yapıyor, Türkiye genelinde yapılan operasyonlarla tutuklu üniversiteli sayısı artırılıyor. Üniversitelerde eylem yapmak önce ÖGB, sonra çevik kuvvet barikatlarıyla yasaklanmaya çalışılıyor. Yıllarca verilen mücadeleler sonucu kazanılan en demokratik haklar, -sözde demokratikleşen YÖK disiplin yönetmeliği ile- elimizden alınmaya çalışılıyor. Emniyetin yolladığı talimata itaat eden rektörler, soruşturma terörünü estirmeye başladı bile. Apaçık ortada: AKP öğrenciden korkuyor; öğrencilerin tüm toplumu peşinden sürükleyebilme potansiyelinden korkuyor; panik halinde, çıldırmış gibi saldırıyor. Ama yok. Hepimizi sığdıracakları cezaevleri yok AKP’nin. Sokakların hakimi değil AKP. Üniversiteye koruma ordusu olmadan gelemiyor AKP. Gençlik, gücünün farkında, değiştirebileceğinden emin. AKP’nin saldırılarına göğüs germeye, AKP’yi tarihin çöplüğüne gömmeye söz veriyor Kolektif.
Tüm saldırılara rağmen üniversitenin mücadele örgütü Kolektif, büyük öğrenci buluşmasının başarısıyla yetinmeyecek. Aksine Ankara’da sıkılan yumrukları tüm üniversitelerde piyasacı ve gerici uygulamalara karşı savuracak. Öğrenci Kolektifleri, yeniden tartışılır hale gelen üniversiteyi üniversitelilerin dilinden, üniversitelilerin taleplerinden tartıştırıp AKP’yi üniversiteden tamamen söküp atmak zorundadır. Üniversiteler için tarihi bir eşik olan YÖK REFORMU Meclis’e gelme arifesindeyken, Kolektifler bulunduğu tüm üniversitelerde üniversite içi sorunları gündeme getirmeye, kazanımla sonuçlandırmaya emek harcamalıdır. Üniversitelilerin istediği, YÖK’süz, demokratik, parasız, özerk üniversite özlemini gerçekleştirmek için uğraşacaktır. Adının değişmesi, yapısının değişmesi, yönetenlerinin değişmesi değil; YÖK’ün kaldırılması ve halk için bilim üreten parasız üniversitelerin kurulmasını sağlamalıdır. Çetinsaya’nın dediği “eski YÖK’e” değil, bu zihniyetin tamamına karşıyız. Öğrenci Kolektifleri, YÖK reformu oyununu bozmak için tüm üniversitelerde ortak bir mücadele zemininin yaratıcısı ve sürükleyicisi olacaktır. Üniversitenin tüm bileşenlerinin YÖK reformuna karşı ortak mücadelesini yaratmak, Kolektiflerin sorumluluğudur. YÖK reformu oyununu bozmanın yegâne yolu da budur. Tartışmaya açıldığı günden beri en yakından takip eden, her fırsatta AKP hamlelerini terse çeviren Kolektif, bu dönem üniversitelerin mücadelesinde eşik atlayabilme olanağını da yaratmak zorundadır.
Sözün özü: Hatırlatmamız gereken bir DEV-GENÇ tarihi, tarihe gömmemiz gereken bir AKP var.
9 Kasım’daki son sözümüzü hatırlatmak iyi olacaktır.
Yolumuz uzun, yolumuz zorlu!
Yolumuz açık olsun arkadaşlar!