Hacettepe Üniversitesi öğrencisi yazdı: Bir valizin içine sığan gelecek

Hacettepe Üniversitesi

Hacettepe’de Barınma Krizi ve Gençliğin Refah Hakkı

Bir üniversiteli dört yıl boyunca gece gündüz ders çalışıyor. Ailesinden uzakta, dar bütçeyle geçinmeye, barınmaya çalışıyor. Kimi zaman okuldan çıkıp işe gidiyor, kimi zaman yurda dönüp sabaha kadar sınavına hazırlanıyor. Şimdi, mezuniyetine günler kalmış. Hayatında bir kez yaşayacağı o töreni bekliyor; emeğinin karşılığını almak, ailesinin gözlerinin içine bakmak istiyor. Ama zihninin bir köşesinde sürekli aynı konu var. Kaldığı yurt 23 Haziran’da boşaltılacak. Oysa bütünleme sınavına girip girmeyeceği bile belli değil; notlar 25 Haziran’da açıklanacak.

O şimdi, valizini toplarken, yıllarını verdiği emeğin son sınavına hangi köşede hazırlanacak?

Bir başka üniversiteli, yaz stajını kendi çabasıyla Ankara’da bir kurumda bulmuş. Bu staj hem mezuniyetin şartı hem de geleceği için bir fırsat. Ama yurtlar kapanınca kalacak yeri olmayacak ve stajını iptal etmek zorunda.

O şimdi, barınamadığı için geleceğini nasıl kuracak?

Henüz üniversiteye yeni başlamış bir başka öğrenci, hayatında ilk kez ailesinden uzakta. Maddi imkânları sınırlı. Okulun ilk yılını tamamlamaya çalışırken, bir yandan sınava hazırlanıyor, bir yandan çaresizlikle valizini topluyor. Çünkü nereye gideceğini bilmiyor. Sıhhiye yurtları dolu, geri kalan seçenekler ise ya çok pahalı ya da güvensiz.

O şimdi, daha yolun başındayken hayalini kurduğu üniversite hayatına nasıl tutunacak?

Her gün onlarca öğrenci sınavına çalışırken bir yandan dilekçe yazıyor, barınma hakkını savunuyor. Kimileri yurt bahçesinde gece toplanıyor, yaşadığı belirsizliği arkadaşlarıyla paylaşmaya çalışıyor. Sonra hep birlikte diğer yurtlara yürüyerek dayanışma kuruyorlar. Çünkü biliyorlar: Bu yalnızca kendi hikâyeleri değil; ortak bir mağduriyetin, ortak bir mücadelenin adı.

Sıhhiye yurtlarının kapasitesi sınırlı. “Yer yok” cevabını alan öğrencilere, “Memleketinize gidin gelin” deniyor. Ama ulaşım hem pahalı hem zor; günümüz ekonomisinde pek çok genç içi bu “çözüm” aslında bir çözüm değil: Üniversitelilere sunulan seçenekler, onların şartlarını ve haklarını hiçe sayıyor.

Bazı yurt yöneticileri ise “ne kadar erken boşaltılırsa o kadar kârlı” diyerek, öğrencilerin barınma ve eğitim hakkını bir ihale takviminin yan ürünü gibi görüyor. Tadilat sürecinin ne zaman biteceği bile belli değilken, öğrenciler belirsizlik içinde bırakılıyor. Keyfi, kapalı kapılar ardında alınmış bir kararla gençler yaşamlarının en kırılgan dönemlerinden birinde savunmasız bırakılıyor.

Barınmak, öğrenmek, yaşamak istiyoruz!

Barınma hakkı, Anayasa’nın 57. maddesiyle; eğitim hakkı ise 42. maddesiyle güvence altına alınmıştır. Ama biz, bu hakların bir duyuru metniyle askıya alındığı bir gerçeklikte yaşıyoruz. Bu, sadece bir barınma sorunu değil. Bu, gençliğin güvenli bir gelecek kurma hakkının yok sayılmasıdır.

Yıllardır ekonomik kriz, yüksek enflasyon, barınma krizi ve işsizlikle mücadele eden gençler; şimdi en temel hakları için, sınav haftasında sokakta yürümek zorunda kalıyor. Binalar tadilata girerken, hayatlar askıya alınıyor.

Ama biz buradayız. Her akşam birlikteyiz. Yurt bahçesinde buluşuyor, sesimizi birleştiriyor, diğer yurtlara yürüyerek birbirimize omuz veriyoruz. Dilekçeler yazıyoruz, şikâyetler oluşturuyoruz, CİMER’e başvuruyoruz. Bu sürecin sadece bir bina değil, bir hak, bir adalet meselesi olduğunu biliyoruz.

Biz bu kararın öğrencilerin mağdur edilmeyeceği şekilde yeniden düzenlenmesini talep ediyoruz. Bütünleme sınavları, yaz stajları, mezuniyet törenleri ve üniversitelilerin güvenli barınma hakkı dikkate alınarak, açık ve şeffaf bir çözüm geliştirilmesini istiyoruz. Bu çözüm, öğrencilerle birlikte, kamu yararı gözetilerek hazırlanmalı.

Çünkü biz sayı değiliz. Dosya değiliz. Oda numarası değiliz.

Biz bu ülkenin gençleriyiz.
Ve barınmak, öğrenmek, yaşamak istiyoruz.