23 Nisan İstanbul depremi: Yurtlara giriş yasak, parklarda çadır açılamıyor

İstanbul Silivri açıklarında 23 Nisan 2025 Çarşamba günü 6.2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Depremi resmi rakamlara göre 6 saatte 127 artçı takip etti. Yaşanan depremde can kaybı yaşanmadı. Fakat GSM operatörlerinin çalışmadığı, bazı yurtlardan üniversitelilerin çıkarıldığı, Gezi Parkı’nda polisin halkın çadır açmasını engellediği bir gün yaşandı. Bu sürece gelin beraber bakalım.

istanbul depremi

GSM operatörleri

Depremin ardından cep telefonları iletişimi 15 dakikalık bir kesintiye uğradı. Çok sayıda kişi telefonları çekmediğinden yakınlarına ulaşamadı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu kesintiye dair GSM operatörleriyle görüştü. Uraloğlu’nun bu konuya dair açıklaması “Aramaların %25’ini maalesef karşılayamadık” ile kaldı.

İktidarın Gezi Parkı korkusu

Üniversiteliler, yaşanan depremin ardından geceyi birlikte geçirmek adına çağrı yaptı. Yoğurtçu Parkı’nda ve Gezi Parkı’nda birçok üniversiteli battaniye, yiyecek, çadır, kalın giysiler getirerek dayanışma gösterdi.

Taksim çevresindeki halk ve üniversitelilerin çağrısı ile gelenler Gezi Parkı’nda buluştu. Gezi Parkı’nın Taksim Meydanı’ndaki girişi başta olmak üzere parkın girişlerinde polis denetimi yapıldı.  Parkta ailelerin çadır kurması üzerine polis, çadırlara müdahale ederek söktürdü. Polis, duruma tepki gösteren üniversitelilere “Burası onun yeri değil başka bir parka gidin.” dedi. Gezi Parkı’nın deprem toplanma alanı olmasına rağmen polis burada çadır kurulmasına izin vermedi. Üniversiteliler resmi bir açıklama yapılmasını istedi. Polis, Gezi Parkı’nda çadır kurmaya dair bir yasaklama ve kısıtlama kararı gösteremedi. Polis, duruma tepki gösterenlere “O zaman herkes toplanma alanlarına çadır kurup eğlence yerlerine çevirsin.” dedi. Keyfi alınan karar üzerine geceyi evde geçirmek istemeyen halk, çadır kuramadığı deprem toplanma alanından ayrılmak zorunda kaldı.

Gezi Parkı

Vezneciler Kız KYK Yurdu

Yaşanan depremin ardından Vezneciler Kız KYK Yurdu’nda kalan üniversiteliler, yurtlarına alınmadı. Öğrencilere, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından bir yetkilinin yurdu kontrol etmesinin bekleneceği söylendi. Gün içerisinde yurtta kalan öğrencilere haber verilmeden yurdun giriş kapısı kilitlendi. Yurdun dışarısında oturarak yurda girmeyi bekleyen öğrencilere yemek dağıtıldı. Fakat dağıtılan paketli gıdaların bir kısmının tarihinin geçtiği ve küflendiği görüldü.

Vezneciler Kız KYK Yurdu

Yaşananlara dair Vezneciler Kız KYK Yurdu’nda kalan bir üniversiteli universiteli.org’a konuştu:

“Vezneciler Kız KYK Yurdu’nda 23 Nisan’da yaşanan 6.2 büyüklüğündeki depremde hiçbir siren çalmaması ve anons olmaması ile başlayan ihmaller silsilesi, gün içerisinde önceden hiçbir bilgilendirme yapılmaksızın akşam saat 20.00 sularında öğrencilerin yurt içine alınmayarak sokakta kalmaya mecbur bırakılmaları ile devam etti. Gerekçe olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından gelecek olan yetkililerin yurdun güvenli olduğunu tespit etmelerinin beklendiği ve saat 21.00’da bir duyuru olacağı söylendi. Ancak saatler ilerlemesine rağmen yetkililer gelmedi ve saat 21.00’da yapılan duyuru yurt binasının odalardan eşya almak dışında erişime kapandığı yönünde idi. Katlarda gezen görevliler odalarımız boşalttı. Aniden yuvalarından olan arkadaşlarımız panik içerisinde kendilerine kalacak bir yer aramaya başladı. Yurt idaresi öğrencilerin kalacak bir yer ayarlanması, yeni ve sağlam başka bir yurda sevk edilmesi yönündeki taleplerine kayıtsız kaldı. Öyle görünüyordu ki İstanbul depremi çok uzun yıllardır konuşulmasına rağmen ne yurt idaresinin ne de bakanlığın deprem anı için elle tutulur bir planları veya hazırlıkları yoktu. Bunun yerine elimize tutuşturulan nevresim ve yorganlar ile kendi başımızın çaresine bakmaya terk edildik. İstanbul içinde bir akrabası, gidecek yeri olmayan arkadaşlarımız yurt idaresinin verdiği nevresimleri yere sererek yurt bahçesinde veya yakındaki Süleymaniye Cami’sinde konaklamak zorunda kaldılar. Yemek saati geldiğinde yemekhane görevlileri bizlere çorba hazırladı ve bütün bu süreçte kat görevlileri ve yemekhane görevlilerinin izinleri iptal edilerek göreve çağrıldılar.  -1. katta bulunan yemekhaneyi de deprem riskine rağmen tahliye etme şansları yoktu. Bir kez daha görüyoruz ki ülkemizde geçmiş olaylardan hiç ders çıkarılmıyor, hala daha insan hayatı değersiz görülerek ihmaller üzerine kurulu bir düzen ile mağdur bırakılıyoruz. Aileleri tarafından okuması için şehir dışına gönderilmiş geleceğimizin parlak zihinleri, ellerinde nevresimlerle sokağa bırakılacak kadar değersiz mi?

Yaşanan olay hepimizin zihninde “Yurdun deprem güvenliliği söz konusu değilse, biz neden bu yurtta kalıyoruz?” sorusunu doğurdu. Daha önce defalarca idareye binanın deprem güvenliliği konusunda sorular soran arkadaşlarımız net bir yanıt alamıyordu. Bu olay ile devletin bizi güvensiz yurtlarda barındırdığının ne kadar farkında olarak yapıldığı da gözler önüne serildi. Bu deprem eğer gece ansızın olmuş olsaydı, şiddeti daha yüksek olmuş olsaydı ne olacaktı? Yetkililer İstanbul içinde depreme karşı önlem ve hazırlıklarda bulunmak için, tahliye planları yapmak için neyi bekliyorlar? Bir ders çıkarılması için kaç canı daha kaybetmemiz gerekiyor?

Bu süreçte çok büyük bir dayanışma gösteren arkadaşlarımız birbirlerinin ihtiyaçlarını karşıladılar. Bir kez daha görmüş olduk ki öldüren, devletin ihmalleri iken yaşatan halkın dayanışmasıdır. Sizi son olarak şu soruyla baş başa bırakmak istiyorum: Biz ve kız kardeşlerimiz sokakta, bahçede, camide nevresimleri yere sererek uyurken bizim ihtiyaçlarımızı karşılamakla yükümlü olan bakan ve yetkililer nerede uyuyordu? Yatakları sıcak mıydı?”