Barikata koşma zamanı

Öğrenci Kolektifleri, Kolektif'in Sesi, Şişli,

11 Mayıs 2013 | Cumartesi

Arkamızda bıraktığımız 1 Mayıs ve 6 Mayıs, Türkiye’de uzun süredir tartışılan yoğun siyasi sürecin nasıl işleyeceğine dair büyük ipuçları vermiştir. Sıkışan AKP, AKP’yi sıkıştıranlara dört koldan saldıracağını deklare etmiştir.

Sene başından beri üniversitelerde sıçrama yakalayan gençlik hareketi, 1 Mayıs’ı artan kitlesellik ve yaygınlıkla geçirdi. Geçen yıla göre alana çıkılan il sayısında ve daha önce de 1 Mayıs’ın kutlandığı illerdeki üniversite kortejinin artışı söz konusu olmuştur. Gençliğin AKP karşıtı demokratik fiili, meşru ve militan çizgideki yan yana gelişi, bu politikanın tartışmasız öncüsü olan Kolektif’in yaygınlık ve kitleselliğindeki ana belirleyen olmuştur. Geçtiğimiz yıllara göre politik vurgusunun daha sorgulanır olduğu 1 Mayıs, tüm Taksim ve Kadıköy tartışmalarının göbeğinde AKP karşısındaki yaygın sokak direnişleriyle anılmıştır. Sınıfın talepleri, halkların talepleri derken tüm taleplerin önüne barikat çeken AKP’ye karşı verilen 7 saatlik Taksim direnişi, Türkiye’de toplumsal muhalefetin yönelimini netleştirmiştir. Bu saatten sonra barikata yüklenmek devri bitmiştir. Barikata koşma zamanıdır.

Denizlere Sözümüz Devrim Olacak

6 Mayıs’ta da ülkenin dört bir yanında Denizler anıldı. Bu 6 Mayıs, en çok İstanbul’da Denizlerin yolundan yürümek için polis şiddetine direnen ve barikatları aşan üniversiteliler konuşuldu. 6 Mayıs eylemleri, kitleselliğin, devrimci tarihe sahip çıkmanın çok daha ötesinde, faşizmin karşısında Deniz olma gerekliliğini hatırlatmasıyla kayda geçti. Son bir yıldır Türkiye’de bazı illerde pilot olarak uygulanan, çeşitli biçimlerde sertlik ve esneme gösteren uygulamalar, son Taksim yasaklarıyla ete kemiğe bürünmüş bir iç politika halini almıştır. Muhalefet edenlerin en geleneksel ve en yaygın şekilde kullandıkları muhalefet etme biçimleri, AKP saldırısıyla karşılaşmaktadır. Her zaman yürünen yol, her zaman atılan slogan, her zaman açılan pankart artık AKP açısından tahammül edilemez hale gelmiştir. AKP karşıtı olan her söz, eylem tez engellenmelidir. Ferman net. 6 Mayıs’ın bu yılki önemi buradadır. Ferman net, fermanın nasıl yırtılacağı da net. Gidilecek yol belli. Deniz olunmalı.

İki büyük gündem, AKP’nin engelleri ve karşı direnişlerle başarıyla geçirilmiştir. Üniversitelerde ise 1 Mayıs’tan önce başlayıp hâlâ devam eden gerici-faşist saldırılar yaşanmaktadır. Gericiler, faşistler, polis eşliğinde okula gelip provokasyon yaratmaya çalışıyor. Polis, okula geliş gidişini süreklileştirerek muhalefetin en dinamik olduğu yer olan üniversiteyi denetim altına almak için faşistleri kullanmaktadır. Toplumsal muhalefetin tamamına yönelik yasaklar, sivil faşist güçlerle de desteklenmektedir. Türkiye’de muhalefet, yan yana gelip AKP faşizmine karşı ortak bir mücadele zemini yaratmak zorundadır.

AKP’nin Denizleri anmak isteyen üniversitelilere saldırmasının bir nedeni daha bugün ortaya çıkmıştır. Denizlerin 6. Filo’yu, emperyalizmin kanlı canlı temsilcisini, simgesini denize döktükleri yer olan Dolmabahçe’ye düzenlenecek yürüyüş, gençliğin anti-emperyalist tavrını bir kez daha ortaya koyma iddiasındadır. Ancak bugün aktif taşeronlukta sınır tanımayan AKP, ülke sınırlarını savaş alanına çevirmiş durumdadır. Bugün Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde patlayan ve onlarca insanın ölümüne yol açan bombaları oraya kimin getirdiği değildir tartışmamız; bombaların sahibi ülke sınırlarını savaş alanına çeviren, El-Kaide’li militanları Hatay’da barındıran, onlara hayati oranda destek sağlayan AKP’dir. Bugün hayatını kaybeden insanların kanı AKP’nin ellerindedir.

Güçlü Bir Okul Dönemi, Güçlü Bir Yaz Süreciyle Devam Ediyor

Öğrenci Kolektifleri, 1 yıldır üniversite muhalefeti adına yapılan her şeyin sürükleyicisi olarak dolu dolu bir yıl geçirdi. AKP’nin YÖK yasasını erteleten, Tayyip’i ve polisi ODTÜ’den kovan, daha sonra da ülkenin dört bir yanında üniversite direnişlerini büyüten Kolektif, yaz dönemine giriyor. Mayıs ayının olağan rehavetine fırsat vermeden yaz çalışmalarını güçlü şekilde örgütlemek, okullar kapanmadan önce yapılması gerekenler olarak karşımızda duruyor. Yaz aylarında gidilecek yoksul mahalleler, üniversitenin aydınlatıcı rolüne her zamankinden çok ihtiyaç duyuyor. Toplumun vicdanı ve en büyük umutlarından biri olan üniversiteler, yaz aylarında yoksul mahallelerde umudu büyütme görevi görmelidir. Üniversitenin ayağa kalkışında rolü olan, üniversitesini savunan tüm üniversiteliler, bu yazı üniversitenin direngen ruhunu yoksul mahallelere taşımak için harcamalıdır. Üniversiteyi savunurken çizgileri ve kimliği daha da belirginleşen aydın tavrı yoksul mahalleleri aydınlatmak için kullanılmalıdır.

Yine Kolektif Yaz Kampı, bir senenin yorgunluğunu atmanın ve Kolektif’i tanımak isteyen üniversitelilerin adresi olacak şekilde yaygın örgütlenmelidir. Ayağa kalkan üniversiteliler, okulun sonlarının gelmesiyle duraksamadan yaz programlarını güçlendirmek için çalışmalıdır.

Öğrenci Kolektifleri, zor bir dönemi başarıyla geride bırakmıştır. Ülke ve üniversite gündemine dair tüm konuları üniversiteli olmanın sorumluluğuyla ele almıştır. Ancak şimdiki mesele, gençlik hareketinin ivmesini daha da artırmak ve yeni dönemde “muhtemelen” sertleşecek olan AKP saldırılarına karşı hazırlıklı olmaktır.