Yaz tatili yok, direnişi büyütme zamanı
09 Temmuz 2013 | Salı
Haziran İsyanı’nın çatışmalı günlerinin ardından filizlenen yeni muhalefet tarzı, parklarda forumlarla sürüyor. Bir ayı aşkındır süren direniş, AKP’yi bugüne kadar hiç yapmadığı kadar hırpalamış, söylemde ve eylemde geri adım atmak zorunda bırakmış, iktidar içinde de ciddi çatlaklar yaratmıştır. AKP, kendi içinde yarattığı krizi çözmeden adım atamayacak duruma gelmiş ve gelişen muhalefetin yeni tarzına uygun bir baskı aracı geliştiremez pozisyondadır. Devletin 12 Eylül’den bu yana sürdürdüğü savaş rejiminin baskı ve denetim araçları, 90 kuşağının yaratıcılığı, zekâsı ve militanlığı karşısında iflas etmiş; süreç, egemenler açısından yönetilemez hale gelmiştir. Kendi tabanını bir arada tutmak ve güvenini kaybetmemek için yıkılmaz bir imaj çizmeye çalışan Tayyip Erdoğan, faşizan söylemlerini arttırmakta ve %50 yalanının arkasına gizlenip siyaset yapma çabasındadır. Fakat gelinen noktada, gerek medyanın güvenilirliğinin azalması gerekse toplumun siyaseti daha yakından takip etmesi, Tayyip Erdoğan’ın yukarıdan kurduğu siyaset dilini de hızlıca iflas ettirir durumdadır. Siyaset, Türkiye topraklarında artık sokağa inmiş ve gerçek bir düzlemde ilerlemektedir. Öyle ki yıllardır düşman gösterilen Kürtler, Lice’de katledildiğinde Gezi Parkı direnişçilerinin kardeşlik duygularıyla karşılanmışlardır. Nereden bakarsanız bakın, AKP açısından bir devrin sonuna gelinmiştir ve yeni devir, bugün sokakta dövüşenlerin belirleyiciliğiyle başlayacaktır.
Sokakta dövüşenler ise “Kavga bitti, artık eve döneyim” tavrı göstermemektedir. Direnişin ana sloganı, “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” olmuştur. Parklarda yapılan forumlar, neler konuşulduğunun çok daha ötesinde, herkesin konuşabildiği halk meclisleri haline gelmektedir. Şu anda ülkede forum yapılan her yerde binlerce insan, AKP’den nasıl kurtulabileceğimizi tartışıyor. Özgürlük ve demokrasiye olan özlem, mücadelenin içinde kendini yaratıyor. Halkın, kendini yönetenlere ve sisteme duyduğu öfke, sokaklarda kurulan gerçek halk meclislerini yaratıyor. Yeni muhalefetin kurucu özneleri şu anda parklarda var ediliyor. Bu noktada üniversitelilerin tüm forumlarda yer alması, tartışmalara aktif olarak katılması ve forum yapılmayan yerlerde forum yapılması için uğraşması gerekmektedir. Harekete rengini veren 90 kuşağı, AKP karşısında en dik duran üniversite muhalefetinin öncüleri olarak ortaya çıkmıştır. Eylemlerin her yerdeki ortak özelliği, sokağı adres göstermesi, militan, yaratıcı ve yıkıcı olmasıydı. Üniversite muhalefetinin uzun zamandır üniversitelerde oluşturduğu çizgi ve eylem tarzı, sloganından dövizine kadar eylemlere yön vermiştir.
Zıplayarak, durarak, yumurta atarak yani faşizmi açığa çıkaran ve geri adım atmayan her türlü eylem, üniversitelilerin bizzat ortaya çıkardığı tarza işaret etmektedir. Bu yüzden yeni dönemin iktidar perspektifli muhalefetinin oluşmasına öncülük etme görevi, en çok üniversitelilerindir. Üniversiteleri ayağa kaldırmanın özgüveniyle, AKP’yi yıkacak muhalefetin öncülüğü paralellik içermektedir. O yüzden parklarda yapılan forumlar, üniversiteliler açısından ıskalanamayacak, plansız davranılamayacak kadar hassas bir konumdadır. Demokrasi mücadelesinin en çok bedel ödeyenleri, doğrudan demokrasi pratiklerinin de öncüleri olmak zorundadır.
Genç çapulcular yoksul mahallelerde
Haziran isyanının içinde, ülkenin her karışını yeniden kurma fikri yaygınlaştırılmıştır. Herkes kendi bulunduğu yerde iyi şeyler yapma gayretindedir. Bu isyan boyunca, eylem ve forum dışında yapılan kuşkusuz en gerçek proje, yoksul mahallelerde yaz okulu faaliyeti olmuştur. “Okumuş İnsan Halkın Yanındadır” diyerek 6 yıldır yapılan kampanya, bu yıl Genç Çapulcuları yoksul mahallelerle kaynaştırma ve direnişi paylaşma olanağını yaratmıştır. Direnişin içinden gelişen “bir şey yapmalı” hissi, çocuklara özgür ve onurlu bir gelecek için yol gösterme sorumluluğunu doğurmuştur. Kampanya, geçen yıllara oranla kat be kat fazla gönüllüyle ve yine geçen yıllara göre daha yaygın olarak yapılmaktadır. Bu ilgi, kuşkusuz ki 4+4+4 karanlığına terk edilen çocuklara el uzatma ve mahalle halkıyla direnişin sıcaklığında kucaklaşma isteğinden kaynaklanmaktadır. Öğrenci Kolektifleri’nin parasız, sorgulatıcı, paylaşımcı eğitim anlayışının pratiğini yaratma çabası, direnişin ateşiyle bir toplumsal duyarlılığın üstüne oturmuştur. 7’den 70’e insanlar, ellerinden ne gelirse yardım ederek yeni bir dünyanın temellerini atmaktadır. Ayağa kalkan halklar, her alanda AKP’ye karşı cepheler oluşturma niyetini bu kampanya aracılığıyla somutlaştırmaktadır. Üniversiteli aydın olmanın sorumluluğu, 3-5 ağaca sahip çıkmanın hemen yanı başında, yoksul mahallelerin dertlerine çözüm aramakla da yan yana gelmiştir. AKP’den kurtarılacak her mahalle, AKP’siz Türkiye’yi inşa etmede ön açıcı olacaktır. Mahallelerde AKP’nin yarım bıraktığı, yapmadığı, değersiz kıldığı her şeyi Genç Çapulcular, mahallede oluşturulacak dayanışma ağlarıyla yapmakla yükümlüdür. Bu kampanya, bir vizyon geliştirme ya da vicdan rahatlatma çabası değil, yaşamın her alanının inşa edilme aracı olarak görülmelidir.
8. Kolektif yaz kampı’nda buluşmak üzere
Son yıllarda, her kamp, arkasında bıraktığı seneden daha büyük direnişleri görerek başlıyor. Dolayısıyla her kamp, bir öncekinden daha umutlu ve büyük tartışmaların yeri oluyor. Gezi Direnişi, toplumda muhalefet etmeye dair tüm algıları değiştirirken, bundan sonra ne yapılacağına dair detaylı tartışmaların gerekliliğini doğuruyor. 1 hafta boyunca bir arada vakit geçiren üniversiteliler, geçmiş dönemin deneyimlerini ve gelecek dönemin ihtiyaçlarını tartışma olanağı yaratıyor. Kampta toplanan Türkiye Üniversiteler Meclisi, bu yıl üniversiteli çapulcuların fikir alışverişi ile zenginleşecek. Yeni dönemin üniversite programı tartışılırken, Gezi Parkı’nın öğrettikleri elbette yol gösterici olacak. Tartışma ve yöntemin dışında, Kolektif Yaz Kampı, Gezi İsyanı’nın temel ruhuna paralel olarak kolektif yaşamın somutlandığı bir alan olacak. Birlikte üretmek, birlikte karar almak gibi Gezi Parkı çadırlarında edinilen deneyimi geliştireceğimiz bir kamp olacak. Her yanıyla kendi sınırlarını aşmak zorunda olan kamp, yaygın örgütlenmeli ve çapulcuların buluşma noktası olarak tariflenmelidir. Tüm Türkiye’de Öğrenci Kolektifleri, bu kampı yeni sezona girmeden önce yapılacak en büyük etkinlik olarak düşünmelidir. 1 haftalık kampta, yeni dönemde üniversitelerde gelişecek muhalefetle ilgili ortak bir akıl ve irade geliştirmek, direnişin geleceği açısından kaçınılmazdır. Direnişin rengi, üniversiteliler, bundan sonrası için üstleneceği sorumluluğu hem eğlenerek hem de birlikte üretip planlamalıdır.
Yaza girerken
Okulların bitişi, yeni bir okulun açılmasıyla beraber geldi. Gezi Direnişi, tüm muhalefet unsurları açısından öğreticiliğiyle bir okul oldu. Bu okulun en kolay öğrenebilecek ve yeni tarzı en kolay kavrayabilecek unsuru üniversiteliler olacaktır. Öğrenci Kolektifleri açısından yazın, 2 büyük etkinliğin geçmiş yılları çok aşan şekilde örgütlenmesi zorunluluğu bulunmaktadır. İşin özü, artık ülkede muhalefet açısından hiçbir dönem kapanmayacaktır. Öğrenci Kolektifleri, yaz aylarında yapacaklarıyla yeni dönemde yapabileceklerinin sınırlarını çizecektir. Dinlenmek, güç toplamak, beklemek artık tartışması bile yapılamayacak konular olmuştur. Forumda, yoksul mahallelerde, kampta, üniversitede; kısacası her alanda boş zaman bırakmadan büyük hedeflerle hareket etme zamanıdır. Yaz tatili söz konusu değil, AKP’yi yıkacak muhalefeti yaratma zamanıdır.