Tarihi hatırlamak: 10 Ekim 1969, FKF’den Dev-Genç’e
9-10 Ekim tarihleri, gerek gençlik mücadelesi gerekse toplumsal muhalefetin tarihinde önemli bir dönüm noktasına denk geliyor. 1969’da gerçekleştirilen “son” FKF Genel Kurulu’nda yapılan isim değişikliği, sadece basit olarak harflerin yer değiştirmesini değil, mücadelenin de yeni bir evresini işaret ediyor. Bu yeni evreyi o günün şartları içinde anlamlandırmak ve bugüne miras kalanı görmek için FKF’yi de Türkiye Devrimci Gençlik Dernekleri Federasyonu’nu (Dev-Genç) de iyi anlamak, ne olduğunu ve ne olmadığını hatırlamak gerekiyor.
İlk Fikir Kulüplerinin Doğuşu: İlki Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde kurulan Fikir Kulübü, sanılanın aksine devrimci veya sosyalist öğrenciler tarafından değil, başını Demokrat Partililerin çektiği ama içinde her görüşten insanın bulunduğu bir çekirdek ekip tarafından kuruluyor. 1954 yılında kurulan kulübün esas amacı, farklı görüşlerden öğrencilerin oldukça disiplinli ve seçkinci bir biçimde ülke sorunlarıyla ilgili okumalar-tartışmalar yapması. Öyle ki, SBF Fikir Kulübü’ne katılmanın ön koşullarından birisi, mevcut kulüp üyelerinden en az ikisinin yeni üyeyi tavsiye etmesi gerekiyor; ayrıca önemli bir mazereti olmadan toplantılara katılmayan üyeler kulüpten çıkarılıyordu.
Elbette başından itibaren sosyalist öğrenciler de, SBF Fikir Kulübü ve daha sonrasında kurulan fikir kulüplerinde var oluyorlardı ancak fikir kulüpleri mücadele araçları değil, yalnızca farklı fikirlerin tartışıldığı yerlerdi.
1960 askeri müdahalesine kadar DP’li öğrencilerin etkisi azalmış olsa da, sosyalistlerin asıl ağırlığı daha sonraki yıllarda ortaya çıkacaktı. Tüm Türkiye’de özellikle akademide çok hızlı bir şekilde kendine taraftar toplayan Marksist ve sosyalist fikirler, fikir kulüplerinde de etkisini gösterdi ve bir süre sonra fikir kulüpleri, sosyalizmin tartışıldığı yerler haline geldi. Yine de belirtmekte fayda var, fikir kulüpleri “nasıl bir sosyalizm”, “sosyalizm nasıl mümkün?” gibi sol içi temel gündem meselelerini tartışmakla meşguldü.
Türkiye solunun belki de ilk ciddi örgütlenmesi olan Türkiye İşçi Partisi de Fikir Kulüpleri içinde etkili olmuş ve 1965’te yapılan merkezileşme kurultayı sonucu ortaya çıkan Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun ilk yönetimi de TİP ile olumlu ilişkiler kuran bir yönetim olmuştur. Bu tarihten itibaren yaygın örgütlenme atağına geçen FKF, pek çok yeni birim ve temsilcilik oluşturmuş ancak daha sonraki yıllarda sosyalistlerin mücadelesinin iktidarı hedefleyen, meşru ve militan çizgisi karşısında TİP’in takındığı pasifist ve reformist tutumun bir sonucu olarak FKF içindeki TİP etkisi de hızla kaybolmuştur.
FKF’nin her yeni genel kurulu, sol içindeki genel ayrışmanın yansıması, çekişmelerin birer yansıması şeklinde ilerlese de, FKF’nin biçim ve yöntem olarak yeni döneme uygun olmayışı, daha yeni, daha güçlü ve daha hedefi net bir gençlik örgütlenmesi ihtiyacını dayatmıştır.
İşte 9-10 Ekim’de gerçekleşen 1969’daki Olağanüstü Kurultay’la FKF yönetimini elinde tutan devrimci kadrolar tarafından FKF tasfiye edilmiş, yerine Dev-Genç kurulmuştur. Dev-Genç’in daha sonraki yıllarda Türkiye İşçi Sınıfı ile omuz omuza yükselttiği devrim ve sosyalizm mücadelesi, 12 Mart 1971 askeri müdahalesine kadar güçlü biçimde devam etmiştir. 12 Mart tarihi, ağır bir askeri yenilginin başlangıcı olsa da, sonuna kadar direnen devrimci önderlerin halkın belleklerine kazınan mücadeleleri, bu süreci aynı zamanda ideolojik bir zaferle sonuçlandırmıştır.
12 Mart müdahalesinin sonuçlarının etkisi zayıflar zayıflamaz, yeniden toparlanan gençlik mücadelesi, 1975 yılında Devrimci Gençlik dergisini çıkartmaya başlayarak, Türkiye sosyalist mücadele tarihinin en örgütlü ve güçlü olduğu dönemin öncüsü haline gelmeyi başarmıştır.
Bugün de, üniversite gençliği, esas olarak FKF’nin Dev-Genç’e dönüşmesini zorlayan dinamiklerin gösterdiği doğrultuda meşru, militan ve bağımsız mücadele tarzıyla yoluna devam etmektedir.
10 Ekim tarihinde, FKF’nin bitip, Dev-Genç’in doğduğu günün 44. yıldönümünde; gençlik, ODTÜ barikatlarında AKP’nin polisine karşı direniyordu.
Mücadeleyi miras edinmek, basit isim kaygılarının ötesinde, o tarihin öğrettiği mücadelenin yolunda gidip gitmemekle ölçülebilir. Ancak işin incitici tarafı, bir dönem gençliğin ihtiyaçlarını karşılayamadığı için tasfiye edilen ama yine de bir “öncül” olarak tarihte değerli bir yere sahip olan FKF’yi bugün “yeniden kurma” iddiasıyla yola çıkanların; ne FKF’nin ne de Dev-Genç’in temel mücadele ilkelerine göz atma ihtiyacına dahi gerek duymamalarıdır.
FKF’yi FKF yapıp değerli kılan, onun Dev-Genç’e dönüştüğü son kurultayıdır. Ancak mevzubahis FKF, daha doğrusu Dev-Genç geleneğini kimin sürdürdüğü ise, bu sorunun cevabı ODTÜ barikatlarının ardında kimin olduğuna verilecek yanıtta aranmalıdır.
* ODTÜ Kolektif’ten Arda Araz