Talana karşı yaşam çağrısı: Maden yasasını geri çek

Süper talan yasası olarak da anılan yasa taslağının görüşmeleri Meclis’te sürüyor. Yaşam savunucuları 8 Temmuz’da bir kez daha Meclis önünde olacaklarını açıkladı

Talan yasası,

Yaşam savunucuları 8 Temmuz Salı saat 11.00 için Meclis’te görüşülen ve kamuoyunda “Süper Talan Yasası” olarak bilinen yasaya karşı seslerini bir daha yükseltmek için çağrı yaptı. Türkiye’nin dört bir yanından gelen köylüler ve yaşam savunucuları yasaya karşı eylem halindeler. Daha öncesinde de Meclis önünde toplanan yaşam savunucuları yasanın geçtiği bir durumda yaşanacaklara dair halkı bilgilendirme ve yasanın geçmemesi yönünde uğraş veriyorlar. Salı gününü işaret eden yaşam savunucuları “Yıkım yasası salı günü mecliste. Ankara sokaklarında nöbet tutan biz köylüler, hayatımızı savunmak için orada olacağız” diyor.

Talan yasası eylem çağrısı,

Ne olmuştu?

AKP tarafından TBMM’ye sunulan, nisan ayında ilk 4 maddesi kabul edilen ve haziran, temmuz aylarında da mecliste görüşmeleri süren, kamuoyunda talan yasası olarak gündem olmuş yasayla birlikte çevre örgütleri ve köylüler hareket geçti. Bu yasasın doğal yaşam üzerinde yaratacağı tahribata dikkat çeken yaşam savunucuları, maden işletmelerinin, izin süreçleri tamamlanmaksızın faaliyetlerine başlayabilecek olmasının ve kurum görüşleri gibi süreçlerin atlanıp ruhsat sahalarının genişletilebilmesinin yasal bir dayanağa sahip olmasının, zeytinliklerinin olduğu yerden farklı bir yere taşınıp arazilerin “yatırım faaliyetleri için tahsisinin” felaket sayılabilecek sonuçlara sebebiyet vereceğini söylüyorlar. Bu sebeple TBMM önünde eylemlerini sürdüren yaşam savunucuları AKP tarafından meclise sunulan kanun teklifinin derhal geri çekilmesi yönündeki iradelerini yasa görüşülmeye başlandığından beri sürdürüyor.

Komisyondan geçen teklifin görüşmeleri halen daha Meclis’te sürmekte. Yaşam savunucuları ve köylüler bu talanın gerçekleşmesine set çekmek adına eylemlerini sürdürmek noktasında kararlı olduklarını ve Türkiye’nin her noktasından bu yasaya karşı ses yükselmesi gerektiğini açıklamalarında dillendiriyor.

TBMM önünde gerçekleşen eylemlere ve basın açıklamalarına CHP, DEM ve TİP’ten milletvekilleri de eşlik etti ve desteklerini belirtti. Kampanyaya toplamda 100’den fazla dernek, meslek odası, çevre örgütü ve siyasi parti de imza verdi.

Yeni yasa ne getirecek?

Çevre ve madencilik özelindeki yasalar şu anki haliyle uygulanmamasına karşın uygulandığı durumlarda bile ciddi çevre sorunlarına sebebiyet veriyorken bu yasa değişikliği ile fiili durum resmiyet kazanacak. Halihazırdaki yasalara göre madencilik faaliyetine başlayacak kurum daha öncesinde kurumlardan izin almalı, ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) süreci işletilmeli ve halkın katılımıyla süreç nihayete erdirilmelidir. Zeytinlikler özelinde ise 3575 sayılı kanunda yapılacak değişikle mevcut durumda mutlaka korunması gerekirken yeni düzenleme ile bu alanlar da maden işletimine açılabilecek.

Kim neye itiraz ediyor?

2 Temmuz’da Meclis önünde toplanan eylemciler yaptıkları basın açıklamasında “Topraklarına, zeytinliklerine, meralarına, ormanlarına, korunan alanlarına ve su varlıklarına göz diken sermayenin işgal yasasına da sermayenin iklim kanununa da geçit vermiyoruz. AKP-MHP iktidarın yine bir talan düzenlemesi olan torba kanun teklifiyle karşımıza çıktı. 13 Haziran 2025 TBMM’ye sunulan bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi muhalefet milletvekillerinin incelemesine ve kamuoyunda tartışılmasına fırsat tanımadan apar topar 19 Haziran’da sanayi, ticaret, enerji, tabii kaynaklar, bilgi teknoloji komisyonuna sevk edildi” demişti.

Rize İkizdere’de çevre talanına karşı mücadele yürütmüş Aslı Kahraman “Türkiye’nin her yerinden ses veriyoruz. Karadeniz’de Samsun’dan Artvin’e kadar sekiz bölgenin ortalama yüzde 87’si vahşi madenciliğe verilmek üzere. Karadeniz’in dağlarını, yaylalarını, tarım alanlarını, çaylıklarını, fındık arazilerini, geçim alanlarını, hayvancılığı ve dünyanın bildiği Anzer balının bulunduğu Anzer Köyü’ne maden getirmek üzereler” demişti.

Balıkesir’in Gökçeyazı Köyü’nden gelen Raziye Yıldırım “Türkmen Dağımızda CVK Madenciliğe karşı savaşıyoruz. Ağaçlarımız yok oluyor, dağlarımız yok oldu. Siyanür havuzuyla bütün topraklarımız zehirlenecek. Bunun için mücadele ediyoruz üç senedir ama bir türlü bir şey elde edemiyoruz. Topraklarımızı vermek istemiyoruz, ağaçlarımızı kestirmek istemiyoruz” demişti.