Kolektif’in Sesi: İsyanın fitili bir kez ateşlendi, elbet büyüyecek!
İsyanın fitili bir kez ateşlendi, elbet büyüyecek!
Süregelen isyan, Saray Rejimi’ne karşı verilen kavgadır. Üniversitelilerin toplumsal bir güç olarak konumlandığı ve isyanın sürükleyici halkası olduğu bir dönemin içerisindeyiz. Üniversitelilerin bu pozisyonunun asıl nedeni de toplam bir geleceksizleştirme, yaşama ve yaşamı sürdürmeye dair ne varsa güvencesiz hale getirilmesidir. Okurken çalışmak zorunda bırakılan, üniversite hayatından itibaren borçlandırılan, okuyan ama iş bulma garantisi olmayan, barınma hakkı elinden alınan, kamusal haklarına dahi erişemeyen, özgürce hayatını yaşayamayan, sesini sosyal medyadan çıkarsa dahi tutuklanan, sokak ortasında katledilen üniversiteliler var. Kavga bu yüzden bu denli büyük, bu yüzden kurulan barikatlar yıkılıyor, bu yüzden Saray Rejimi sallanıyor.
Günlerdir her sokak, her kampüs eylem alanına dönüşüyor. Üniversiteliler akademik boykot diyerek derslere girmiyor ve forumlarda buluşuyor, fakülte temsilcilikleri belirleniyor, boykot komiteleri oluşturuluyor, ekonomik boykot ile hayat durduruluyor. Bunun karşısında Saray Rejimi; üniversitelileri tutukluyor, boykot çağrısı yapanları hain ilan ediyor, sanatçıları gözaltına alıyor. Boykot diyenlerin sesi büyüdükçe bakanlar alışverişe çıkıyor, saray yanlısı medyaya görüntüler veriyor. Halk, bir suçlama gibi söylenen “sermaye düşmanı” sıfatını gururla taşıyor.
İsyanı büyütmek
Saray Rejimi işkence, gözaltı ve tutuklama saldırılarını arttırıyor, 301 üniversiteliyi tutukluyor ama karşısında bu saldırıları gören ve göğüsleyen bir gençlik var. İsyanın fitili bir kez ateşlendi, elbet büyüyecek. Ve sürecek, ta ki sermaye için dizayn edilen alanları yeniden halk için inşa edene, eğitim, sağlık, barınma gibi temel haklarına parasız ulaşabilene, bilim ve bilgi üretimi toplum yararına olana, yaşamı güvence altına alınana, geleceğini inanarak düşleyebilene, Özerk Demokratik Üniversite kurulana ve Saray Rejimi yıkılana dek. O güne dek Beyazıt’ta yıkılan barikatın güçlendirdiği, ODTÜ’deki boykot çağrısının büyüttüğü isyan daha da büyüyecek. İsyanı başlatan üniversitelilere düşen görev de isyanı genişletmek ve kalıcılaştırmak olacak.
Bir Adım İleri
Üniversitelilere kapalı amfileri forumlarda buluşup zapt ederek, yan yana gelinmemesi için yere sabitlenen bankları da özgürleştirip binler birlikte olarak, sermayenin kampüs içlerindeki kahve zincirlerini kampüslerden def ederek, afiş asmanın “yasak” olduğu duvarları afişlerle kuşatarak, Saray’ın dinci gericiliği işlediği yurtlarda ses olarak, rektörün karşısına dikilerek, sermaye için üretilmesi istenen bilimi bölüm bölüm halk yararına tartışarak, tutuklanan üniversiteliler için vizeleri erteleterek, ÖTK gibi formlarla üniversite içerisinde özyönetim örnekleri oluşturarak… Bu örneklerin her biri ve her bir başkası, bir kampüsten diğerine taşacak ve toplam üniversite hareketini güçlendirecek. Önemli olan da durmadan, kampüsleri yeniden inşa etmek için ilerlemek olacak.
Safları sıklaştıralım
Her ne kadar üniversiteliler toplumsal bir güç olarak isyanın sürükleyicisi olsa da feminist hareket de işçi sınıfı da toplumsal bir güç olarak hala dahil olmuş durumda değil. Üniversite mücadelesinin ideolojik zayıflığı ile harmanlanan bu gerçeklik, isyanın toplumsallaşmasının ve devrimci doğrultu kazanmasının önüne geçiyor. Bu bağlamda isyan alanları olan kampüslerde ve kent meydanlarda cinsiyetçi, ırkçı, türcü ve gerici söylemlerin yükselişi gözle görünür bir seyir içerisinde. Burada üniversitelilere düşen görev de gericiliğin, cinsiyetçiliğin, ırkçılığın, sömürünün ve türcülüğün tamamen karşısında konumlanmak ve alanlarda var olamayacağını göstermek olacak. Böylece saflar sıklaşacak ve hedefin Saray Rejimi olduğunun bulanıklaşmasına izin verilmeyecek. İsyanın çatlakları genişletilecek, örgütlü bir güç haline getirilecek. Tarihimizde ODTÜ ÖTK’dan bugüne kampüslerde boykot komitelerini güçlendirerek üniversitelerde özyönetim örnekleri oluşturmak önümüzde olan net görevimiz. Bu görevi de yılmaz bir iradeye sırtlanacak olan bizleriz. Yapılan her hamle, her eylem Saray Rejimi karşısında konumlanırken kampüsleri ve memleketi özgürleştirecek.
Durmadan, daha da büyüyerek.