Hukuk fakültelerinde ne oluyor?

Silmen Güven, Hukuk Fakülteleri,

Geçtiğimiz günlerde Sözcü’de yer alan bir yazıdan yola çıkarak bu yazıyı yazma kararı aldım. 

YÖK bünyesinde yer alan devlet ve vakıf üniversitelerinin yanı sıra ülkemizde çok tercih edilen Kıbrıs üniversitelerinde toplam 92 hukuk fakültesi var. Peki bu 92 fakültede hukuk eğitimleri ne durumda gelin buna hep beraber göz atalım.

Yine başta değindiğim haberde yer alan çok çarpıcı bir o kadar da düşündürücü bir veri var Türkiye’de devlet üniversitelerinde yer alan 44 hukuk fakültesinin 11 tanesinin dekanının hukuk fakültesi mezunu olmaması bu veri bize aslında adalet sistemine verilen önemi gösteriyor. Ülkeye hukukçu yetiştirecek olan fakültelerin kapasitelerinin üzerindeki alımlara karşın yönetimindeki akademik yeterliliği tartışmaya açık kişilerin seçilebilirliği yetişmekte olan hukukçuların eğitimi konusunda başta biz öğrencilerde tedirginlik yaratıyor. İleride hakkı hukuku savunmak ve adaletin sağlanmasından sorumlu olacak hukukçuların yetişmekte olduğu fakültelerde demokratik ve özgür bir tartışma ortamının eksikliğini de yaşamamız katılınca bu kaygılarımız daha çok artıyor. 

Hal böyleyken fazla mezun avukat sayısının çözümüne karşı çözüm HMGS adı verilen fikrimce ki çoğu kişinin de böyle düşündüğünü bildiğim hukukçu değil hukuk teknikeri seçmeye yarayan bir sınavla bulundu. Sınav sonrasında ortaya çıkan manzara da bunu adeta kanıtlar niteliktedir. Gerçek bir hukukçuda olması gereken nitelikleri 80 soruluk bir bir sınavla ölçebileceğinizi sanmak zaten çok ütopik bir düşünce özellikle hukuk fakülteleri öğrencileri bu durumu çok iyi anlayacaktır. Birçoğumuz fakültede şu sözü çok duymuşuzdur ‘’Çocuğum kanunu ezberlemeyin özünü anlamaya çalışın’’ daha ilk yılımızda kulağımıza aşina hale gelen bu söze karşın bize tüm bildiklerinizi unutun sizi ezber kurtaracak dercesine mesleğimizdeki yeterliliğimizi ölçmek için önümüze 80 soruluk bir test konuluyor. Hukukta sınavla nitelik ölçülemeyeceği aslında İdari Yargı Sınavı ile anlaşılmış olmalıydı ama görüyoruz ki eğitim sistemimizin kanayan yarası ve bu kadar eleştirilen bir konuma getiren testle yeterlilik ölçme ve koca bir nesli test çözme makinesi haline getiren sınav sistemleri hukuk fakültelerinde de uygulanır oldu ki anayasamızdaki vazgeçilmez demirbaş ‘’Hukuk Devleti’’ kavramını koruması gereken hukuk sisteminin içindeki fertlerin nitelikli eğitimi için gösterilen ehemmiyetin seviyesi gözler önüne seriliyor.

Yazımın sonuna gelirken başta belirttiğimiz yönetimsel sorunları, kapasite sorunlarını üniversitelerdeki özgür düşünce ortamlarının azlığı ve akademik olarak bu kadar gerilemiş bir dönemde olduğumuzu da katınca sormak istiyorum:

HMGS gerçekten de bu sorunları çözecek mi?

Silmen Güven