Hacettepe Üniversitesi öğrencisi yazdı: Bu otobüs Filistin’e kan İsrail’e sermaye taşıyor
Her üniversiteliye, her mühendis adayına savaş sanayisi dayatması yapan saray rejimi, artık öğrencileri doğrudan savaş sermayesinin içine konumlandırmıştır. Ürettiğimiz bilginin katillere satıldığı yetmezmiş gibi, temel haklarımızı Filistin’e yağan bombaları fonlamadan gerçekleştirmemizin de önüne geçilmiştir
Aylardır kütüphanemizin karşısına park edilmiş halde duran Yapı Kredi otobüsü, 30 Eylül 2024’te imzalanan Yapı Kredi ve Hacettepe iş birliği protokolünün hatırlatıcısı olarak kampüsümüzde varlığını sürdürmektedir. Ve öğrenciler, en temel ihtiyaçlarından biri olan beslenme haklarını banka müşterisi olmadan yerine getirememektedir. Başta öğrenci kartıyla da yemeğe ulaşılabileceğini iddia eden yönetim; önce bu sözünden caymış, sonra da doğrudan kredi kartı almak istemeyen öğrencilere verilen joker kartların dağıtımını kısıtlamıştır. Üniversiteye yeni başlayan ve joker kart almak isteyen arkadaşlarımıza “Zaten sürekli arızalanıyor / Bunu artık 18 yaş üstüne vermiyoruz.” gibi bahaneler sunarak üniversiteliyi Yapı Kredi’ye yönlendirmiştir.
Otobüsün kampüsümüzden def edilmesiyle müşteriden tekrar öğrenciye dönemeyeceğiz. Yapı Kredi hisselerinin %61,17’sine sahip olan Koç Holding’in CEO koltuğuyla beraber Hacettepe Yönetim Kurulu’nda da oturan Levent Çakıroğlu okulumuzda varlık göstermeye devam ettikçe banka borçlarımızdan kurtulamayacağımızı biliyoruz.
Hacettepe öğrencileri olarak ne banka müşterisi ne de Filistin halkını katledenler olmak istiyoruz!
Boy gösterdikleri her etkinlikte Gazze için duyarlılık çağrıları yapanlar, NATO ve Birleşmiş Milletler’in zırhlı araç tedarikçilerinin tam da kendisi. Koç Topluluğu şirketlerinden biri olan Otokar; Avrupa’nın en önemli savunma endüstrisi sergisi olan Eurosatory’ye, Israil’in “Demir Kubbe”sinin kurucusu olan RAFAEL ile birlikte katılmıştır. İsrail ordusuna araç üreten ve füze saldırısından koruyan RAFAEL, Otokar’ın ürettiği zırhlı savaş aracının kulesini de üretmiştir.
Her üniversiteliye, her mühendis adayına savaş sanayisi dayatması yapan Saray rejimi, artık öğrencileri doğrudan savaş sermayesinin içine konumlandırmıştır. Ürettiğimiz bilginin katillere satıldığı yetmezmiş gibi, temel haklarımızı Filistin’e yağan bombaları fonlamadan gerçekleştirmemizin de önüne geçilmiştir.
Öğrencileri savaş sanayisine pazarlaması, Filistin’deki soykırıma ortak etmesi yetmezmiş gibi üniversite yönetimi; özerk, demokratik, bilimsel ve parasız eğitim talebimizle dalga geçiyor. Su, gıda gibi haklarımız için para ödememizi beklemekle beraber; bu haklara ulaşmamız için fakültelerimizdeki otomatları kullandığımızda, kart okuyucusu olarak İsrail’den çıkma bir ödeme sistemi firması olan Nayax’ı kullanmamızı zorunlu kılıyor. Çoğu fakültenin kantini süresiz olarak kapalı, kimininki ise şans eseri nadiren açık bulunabiliyor. Bu sebeple ihtiyaçlarımızı otomatlardan karşılamak zorunda kalıyoruz. (Eğer onlar da bozuk değilse…)
Müşteri değil, öğrenciyiz! 69. Kuruluş Yıldönümü kutlamalarında, İsrail’in “ticaret ödülü”ne layık gördüğü Koç Holding’i üniversitemizde istemiyoruz! Resmi sitelerinde iş birliklerini sergileyenlerin Filistin’deki soykırımın destekçileri olduğunu biliyoruz.
Devran döner yapı kredisiz dönmeyen turnikeye koçbaşı girer.