Bedavacı değiliz, haklarımızı savunacağız!

Öğrenci Kolektifleri, Kolektif'in Sesi,

22 Kasım 2018 |

Bedavacı değiliz, üniversiteliyiz! Halkın refahı, ülkemizin özgürlüğü ve emeğin kurtuluşu için özerk-demokratik üniversite mücadelesini büyüteceğiz. Özgür bilgi üretimini saraya karşı, haklarımızı savunarak seferber edeceğiz.

“Ocak ayından itibaren lisans öğrencilerine 500 lira, yüksek lisans öğrencilerine 1000 lira, doktora öğrencilerine 1500 lira ödenmeye başlanacak. Bunlar bizim iktidarımızın ülkemizde sağladığı gelişmelerdir. Burslu öğrenci sayısı bu yıl 150 bine ulaştı. Gençlerimizde şöyle bir anlayış var. Gerçeği söylemem lazım. İlla burs… Niye burs? Bursun geri ödemesi yok. Be evladım, kredi aldığın zaman faizsiz, iş bulmadan da değil; iş bulduktan sonra çok basit taksitlerle ödüyorsun. Bu seni bedavacılığa da alıştırmıyor. Bu milletin gençlerine bu yakışır.”

Tayyip Erdoğan, Türkiye Gençlik Zirvesi’nde bu cümlelerin ne eksiğini ne de fazlasını söyledi. Dediklerinden anladığımız ise ekonomik krizin faturasını üniversitelerde biz öğrencilere ödetmek istediği ve en temel haklarımızdan biri olan burslarımıza gözünü diktiğidir.

Sarayında ejder meyveli smoothie eşliğinde sefa sürene üniversitelilerin yanıtı: “Bedavacı değiliz, üniversiteliyiz! Halkın refahı, ülkemizin özgürlüğü ve emeğin kurtuluşu için özerk-demokratik üniversite mücadelesini büyüteceğiz. Özgür bilim üretimini saraya karşı haklarımızı savunarak seferber edeceğiz.”

Burs hakkımız, sen saraya alışma!

Tayyip Erdoğan, 24 Haziran seçimlerinde bütçe hazırlama yetkisini üzerine aldı. Bu yetki üzerinden maaşına %26 zam yaptı. 2018 yılının Kaçak Saray bütçesi 845 milyon 365 bin TL iken, sarayın toplam giderleri 19 milyon 200 bin TL tutmakta ve bu fiyat, 40 bin 230 öğrencinin aylık aldığı burs miktarına eşittir.

Yeni eğitim-öğretim yılı başladığından itibaren yemekhaneye gelen zamlar, kantindeki fiyatların artması, üniversite içindeki fotokopi kâğıtlarının pahalılığı; doğalgaz, elektrik, su faturalarının artışı, üniversitelilerin geçinebilmeleri önündeki engeldir. Dolayısıyla üniversitelilerin aldıkları burs miktarı, sadece yurt ve yemekhane masraflarına bile yetmemektedir.

Üniversitelilerin kendi kişisel gelişimine, sinema ve tiyatroya ayıramadığı bütçeler, ders kitaplarına ödenemeyen fahiş fiyatlar, ulaşım zorluğu ve üniversite içindeki yetersiz sosyal-kültürel aktiviteler, genel üniversite yaşamının tahribatını oluşturmaktadır.

Krizin bedelini ödemiyoruz diyen üniversitelilerin bireysel tepkileri her geçen gün artıyor. Yemekhane kuyruğunda ve yurt isyanlarında açığa çıkan siyasal iktidar ve gençliğin arasındaki çelişkiler; itiraz etmenin birleştirici, ortak bir talep ve hak savunma hareketi olarak örgütlenmesi imkânını oluşturmaktadır. Burs hakkımıza dokundurtmayacak, özerk-demokratik üniversitenin inşasında rol oynayan parasız ve kamusal yemekhane, yurt talebini saraya karşı seferber edeceğiz.