Ankara’da üniversitelilerden baskılara karşı açıklama

Öğrenci Kolektifleri, üniversitelilere yönelik yapılan aile aramalarına ilişkin Sakarya Meydanı’nda bir açıklama gerçekleştirdi. “Suçlarımızı itiraf ediyoruz” diyerek çağrıda bulunan üniversiteliler, “Parasız eğitim, nitelikli beslenme haktır” ve “KYK yurtları yetersiz, niteliksiz ve güvenliksiz” ifadelerini kullandı. Her gün kadınların katledildiği ve yakın zamanda katledilen İkbal ile Ayşenur için sokaklarda seslerini yükseltmek ve “Okumuş insan halkın yanındadır” diyerek yoksul mahallelerde ders vermek suçsa, “suçlarını kabul ettiklerini” belirttiler. Üniversiteliler, tüm baskılara rağmen mücadeleye devam edeceklerini vurguladılar.
Öğrenci Kolektifleri, basın açıklaması, suçlarımızı itiraf ediyoruz,
Görsel: Mezopotamya Ajansı (MA)

Ankara’da aileleri polis tarafından aranaran Öğrenci Kolektifleri’nden üniversiteliler “suçlarımızı itiraf ediyoruz” diyerek basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya EMEP Milletvekili Sevda Karaca, İnsan Hakları Derneği, Sokaktayım Yanındayım İnisiyatifi, Gençlik Komiteleri, Marksist Fikir Toplulukları (MFT), ODTÜ Direnenler Topluluğu, Üniversiteli Feminist Kolektif (ÜFK), Halkevleri ve Toplumsal Hukuk katılarak söz aldı.

“Bu suçu işlemeye devam edeceğiz”

En temel ders materyallerine erişimin imkansız hale geldiğini ve tüm fiyat artışlarına rağmen KYK bursu/kredisinin 2000 TL ile sınırlı kaldığını vurgulayan Öğrenci Kolektifleri, karşılaştıkları koşullara rağmen mücadele etmeye devam edeceklerini; eğer bunlar suçsa, suçlarını kabul ederek bu suçu işlemeye devam edeceklerini ifade etti.

“Bu memlekette yeni bir yaşamı kuracağız!”

KYK yurdunda ihmaller sonucu hayatını kaybeden Zeren Ertaş’ı ve tarikat yurduna mecbur bırakıldığı için intihara sürüklenen Enes Kara’yı hatırlatan üniversiteliler, kadınların açıkça devletin cesaretlendirdiği erkekler tarafından katledildiğine de dikkat çekti. Üniversiteliler, “Üniversiteli kadın ve LGBTİ+’ların tüm bunlara karşı günlerdir ‘birbirimizi yaşatacağız’ diyerek sokakları doldurması suçsa, suçumuzu kabul ediyoruz” dedi.

Doğru olanı yapmaktan bir adım geri atmayacaklarını belirten üniversiteliler, “Bu memlekette yeni bir yaşamı kuracağız” dedi. Öğrenci Kolektifleri’nin açıklamasının tamamı ise şu şekilde:

Suçlarımızı itiraf ediyoruz. Bizler, üniversitelerde parasız eğitim, nitelikli beslenme haktır dediğimiz için; bu memlekette barınma sorunu olduğu gibi yetersiz, niteliksiz ve güvenliksiz KYK yurtları var dediğimiz için; bu memlekette her gün kadınlar katledilirken ve yakın zamanda da vahşice katledilen İkbal ve Ayşenur için sokaklarda sesimizi yükselttiğimiz için; okumuş insan halkın yanındadır diyerek yoksul mahallelerde bilimsel eğitim mümkün diyerek çocuklara dersler verdiğimiz için, ailesi polis tarafından aranan üniversitelileriz. Bu nedenle diyoruz ki, suçlarımızı itiraf ediyoruz.

Ders kitapları fahiş fiyatlarla satılırken, yemekhanelerimize gelen %200’e yakın zamlar olurken, üniversiteliler 2000 TL KYK bursu/kredisi ile geçinmek zorunda bırakılıyor. Yoksulluk günden güne artıyor, üniversiteliler bu düzende çalışmak zorunda bırakılıyor. Bu memleketin geleceği olan bizlerin kamusal hakları ellerimizden alınıyor. Bizler de tam da bu nedenle parasız eğitim ve nitelikli beslenme hakkımızdan vazgeçmeyerek mücadele ediyoruz. Bizlere reva görülen bu düzene karşı sesimizi yükseltiyoruz. Parasız eğitim, nitelikli beslenme haktır demek suçsa, suçumuzu kabul ediyoruz. Ancak bilinsin ki, bu suçu işlemeye devam edeceğiz.

Bu memlekette 1 yıl önce Zeren Ertaş, KYK yurdunda kalırken devlet ihmali sonucu asansörün düşmesi sonucu katledildi. Unutmadık. Bu memlekette 2.5 yıl önce yetersiz KYK yurtları ve yoksulluk nedeniyle tarikat yurduna mecbur bırakılan Enes Kara intihar etti. Unutmadık. Barınma hakkı elinden alınan üniversiteliler olarak, yurtlarımızın insani koşullarda, yeterli ve güvenli olması için mücadele etmek suçsa, suçumuzu kabul ediyoruz. Ancak bilinsin ki, bu suçu işlemeye devam edeceğiz.

Bu memlekette kadınlar açıkça devletin cesaretlendirdiği erkekler tarafından katlediliyor. Cezasızlık politikası ile güçlendirilen erkekler, İstanbul Sözleşmesi’nin terk edilmesinin verdiği güvenle sokak ortasında kadınları katlediyor. “Kutsal aile” vurgusu ile fanuslara kapatılarak emeğine çökülen kadınlar, dinci-gerici politikalarla daha da yalnızlaştırılıyor. Kampüslerimizde CİTÖK, CTS gibi birimler işletilmiyor; üniversitelerimiz eril bilgi üretim merkezlerine çevriliyor. Üniversiteli kadın ve LGBTİ+’ların tüm bunlara karşı günlerdir “birbirimizi yaşatacağız” diyerek sokakları doldurması suçsa, suçumuzu kabul ediyoruz. Ancak bilinsin ki, bu suçu işlemeye devam edeceğiz.

Yıllardır duyulur, bilinir. Yıllardır yılbaşlarında, yazları “okumuş insan halkın yanındadır” sözü dolanır kampüslerde, mahallelerde. Bizler de yıllardır devam eden bu sözü alıp gerçek kılan yüzlerce üniversiteliyiz. Başka bir eğitim mümkün diyerek, yoksul mahallelerde evrim, toplumsal cinsiyet, çocuk hakları başlıklı derslerde bir araya geldik, geliyoruz. Üniversitelilerin yoksul mahallelerde “üniversitenin bilgisini mahallelerde çocuklarla buluşturuyoruz” demesi suçsa, suçumuzu kabul ediyoruz. Ancak bilinsin ki, bu suçu işlemeye devam edeceğiz.

Ailelerimizi arayarak bizleri şikayet edenlere duyurumuz, sesimiz büyüsün. Tüm bu yaptıklarımız nedeniyle ailemizi arama zahmetinde bulunan devlete nacizane önerimizdir: Asıl uyuşturucuya, erkek şiddetine, çocuk istismarına, sermayeleşmiş tarikatlara, üniversitelerimizdeki faşist çetelere karşı önlem alarak memleketi daha yaşanabilir hale getirebilirsiniz.

Bizler suçlarımızı işlemeye devam edeceğiz. Korkumuz yok. Üniversiteliler olarak “doğru” olanı yapmaktan bir adım geri atmayacağız. Bu memlekette yeni bir yaşamı kuracağız.