10. Yılında Suruç’un izinde, adaletin peşinde
Bugün, rejimin 7 Haziran sonrası yarattığı faşist saldırıların simgelerinden Suruç Katliamı’nın, gençlik hareketine yönelik saldırılar sonucu 33 düş yolcusunun katledilmesinin 10. yıldönümü. Bu katliamın yapıldığı dönemin siyasi atmosferini, dava ve adalet süreçlerini yeniden hatırlayalım
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun çağrısıyla 300’ü aşkın SGDF’li, IŞİD’in Kobanê kuşatmasının püskürtülmesinin ardından Kobanê’nin yeniden inşasına yönelik 20 Temmuz 2015’te Şanlıurfa’nın Suruç ilçesindeki Amara Kültür Merkezi’nde basın açıklaması yaptığı sırada, IŞİD tarafından gerçekleştirilen canlı bomba saldırısında 33 kişi hayatını kaybetmişti. Saldırganın uzun süredir aranan Abdurrahman Alagöz olduğu saldırı sonrasında tespit edilmişti. Bu katliamdan aylar sonra ise ağabeyi Yunus Emre Alagöz, Ankara Gar Katliamı’nı gerçekleştiren kişi olmuştu.
Dönemin atmosferi
Ortadoğu, bilhassa Suriye, IŞİD katliamlarıyla çalkalanıyor; IŞİD tarafından katliam görüntüleri dünya kamuoyuna bir birservis ediliyordu.
Suruç Katliamı’nın gerçekleştiği basın açıklaması da aylar önce IŞİD tarafından kuşatılmış ve kuşatmanın direnişle kırıldığı Kobanê’ye yönelikti. Kürt hareketinin IŞİD barbarlığına karşı kendini savunması ve kuşatmayı püskürtmesi, Rojava’da statü kazanmaya doğru ilerleyişi dünya tarafından takip ediliyordu. Bunun yanı sıra, Türkiye’de olduğu gibi dünyanın birçok ülkesinde de IŞİD’insaldırıları sürüyordu.
Türkiye, 7 Haziran 2015’te AKP’nin ağır yenilgisiyle sonuçlanan bir seçim süreci yaşamıştı. Önceki seçimlerden farklı olarak bağımsız adaylarla değil, parti olarak seçime katılan HDP, kendi bileşenlerinin dışında pek çok sol yapının da desteğiyle beklenenin de ötesinde bir başarı elde ederek 80 milletvekili çıkarmış, oyunu yüzde 13’ün üzerine taşıyarak Meclis’in üçüncü büyük partisi olmuştu.
Çözüm süreci 2013’teki Gezi direnişi ile Kobanê kuşatması sonrası başlayan halk seferberliğinin yakınlaşması için de uygun bir zemin sunmuştu.
AKP’nin buna yanıtı ise 5 ay sonra yapılacak erken seçime kadar sokak muhalefetini boğacak faşist terör saldırılarını devreye sokması oldu. Suruç’a giden gençler Gezi’de açığa çıkan dinamikle IŞİD’e karşı direnen Kürt halkının mücadelesine el uzatmak istemiş. Saldırı da tam olarak bu yakınlaşmayı hedef almıştı.
Tüm bu gelişmelere ek olarak, AKP’nin 7 Haziran hezimetinin hemen ardından Türkiye, her sabah canlı bomba saldırılarına uyanır hâle gelmişti. Dönemin Başbakanı Davutoğlu ve AKP, bu durumu “Ankara’daki terör saldırısı sonrası oylarımız arttı” söylemiyle yorumlamıştı.
Dava süreci
Katliamdan bir yıl sonra iddianame kabul edildi. Fail, saldırıda öldüğü için ceza davası fail açısından düşmüş oldu. 2018 yılında Gaziantep’teki saldırılarla dava birleştirildi ve saldırıyla bağlantısı olduğu iddia edilen IŞİD’liler davaya dâhil edildi.
Ailelerin ve avukatların ısrarlarına rağmen, kamu görevlileri hakkında kapsamlı bir soruşturma başlatılmadı. Mahkeme süreci boyunca gizlilik kararları alınması ve kolluk güçlerinin hesap vermemesi büyük tepki topladı. IŞİD üyeleri tanık olarak dinlenirken, saldırının organize bir hücre faaliyeti olduğu ve istihbaratın bundan haberdar olabileceği öne sürüldü.
Dava süreci, aileleri ve davanın takipçilerini hiçbir şekilde tatmin etmedi. Davanın yüzeysel ilerlemesi ve IŞİD’e dair istihbarat raporlarının incelenmemesi, kamuoyunun ve ailelerin tepkisini çekti. İlerleyen süreçte bazı sanıklara cezalar verilse de, birçok kamu görevlisi soruşturmaya dâhil edilmedi. Dönemin emniyet müdürü ise 12 taksite bölünmüş 7.500 liralık para cezasına çarptırıldı.
Aileler, davanın hem hukuki hem de siyasi açıdan eksik yürütüldüğü görüşünde ısrarcı olmaya devam ediyor.
Adalet mücadelesi ve anmalar
Aileler, “Suruç’un İzinde, Adaletin Peşindeyiz” şiarıyla 10. yılında da anmalar düzenlemeye ve adalet mücadelesini sürdürmeye devam ediyor. Bu anmaların yanı sıra, gençlik örgütleri de her yıl Suruç’u unutturmamak adına çeşitli eylemler düzenliyor ve bu eylemler sırasında yoğun polis şiddeti ve işkencesi kamuoyunun gözleri önünde gerçekleşiyor.
Suruç Katliamı’nın hatırlanması, hatırlatılması ve adalet mücadelesinin sürdürülmesi konusunda AKP iktidarı, sert müdahalelerden geri durmuyor.
Suruç’un izinde gençlik ayakta
Bu sene gençlik örgütleri, “Suruç’un izinde gençlik ayakta!” sloganıyla birçok eylem, forum ve etkinlik düzenledi. İstanbul, Kadıköy sokaklarında yürüyüşlerden Beyazıt Meydanı’nda düzenlenen adalet forumuna; bildiri dağıtımlarından Hrant Dink, Berkin Elvan, İkbal ve Ayşenur anmalarına tanıklık ederken, Ankara ise Konur Sokak’ta gerçekleştirilen adalet zinciri, forumlar ve bildiri dağıtımlarıyla sürece katıldı. Gençlik örgütleri, her sene olduğu gibi bu sene de Suruç’u anmaktan geri durmadı ve sonraki yıllarda da durmayacaklarının, hesap soracaklarının mesajını verdi.